Hadashi no Gen, Barefoot Gen, Yalınayak Gen
4 posters
1 sayfadaki 1 sayfası
Hadashi no Gen, Barefoot Gen, Yalınayak Gen
Türkiye' de yayınlanan ilk mangadır. 1973 ve 1974'ün arasında Chuokoron Shinsha tarafından yayımlanan Keiji Nakazawa'ya ait Japon bir manga dizisidir. Madhouse tarafından 2 anime filmi yayımlanmıştır.
Dizi, 1945'te Hiroshima dolaylarında başlar. Gen 6 yaşındadır ve ailesiyle beraber yaşamaktadır. Filmde tarih 6 Ağustos'u yani atom bombasının atılmasından 2 gün öcesini gösterir. Hikaye Hiroşima Faciasından sağ kurtulan Keiji Nakazawa'nın yaşadıkları temel alınarak şekillenmiştir.
Bu spoiler alıntıdır. Bilginize.
- Spoiler:
- Bu yazı Tudem Yayınları tarafından yayınlanan "Yalınayak
Gen" adlı çizgi roman dizisinin üçüncü cildinden, dizinin yazar ve
çizeri olan "Keiji Nakazawa"nın kendi kaleminden aktarılmıştır.
Atom bombası, 6 Ağustos 1945 sabahı 8.15‘te doğduğum şehir Hiroşima’nın
600 metre üzerinde patladı. Bombanın patladığı yerden yaklaşık bir
kilometre uzakta, Kanzaki İlkokulu’nun arka kapısındaydım. Korkunç bir
rüzgâr ve kavurucu bir sıcaklık dalgasına tutuldum. Altı yaşındaydım.
Hayatımı, okulun beton duvarına borçluyum. Eğer duvarın gölgesinde
duruyor olmasaydım,5000 derecelik ısı dalgası ben anında kavuracaktı.
Onun yerine kendimi canlı bir cehennemin ortasında buldum. Olayın
detayları sanki dün yaşamışım gibi beynime kazınmış durumda.
Annem Kimiyo, sekiz aylık hamileydi. Evimizin ikinci kat
balkonundaydı. Çamaşırları asmayı yeni bitirmiş, eve girmek üzereydi.
Patlama, bütün balkonu havaya uçurdu ve annemi evimizin arkasındaki
sokağa fırlattı. Mucize eseri, annem çizik bile almadan kurtuldu.
Patlama evimizi dümdüz etti. İkinci kat, birinci katın üstüne düştü
ve babamı, kız kardeşim Eiko’yu, erkek kardeşim Susumu’yu altına
hapsetti. Erkek kardeşim ön kapının orada oturmuş, oyuncak bir gemiyle
oynuyordu. Başı, kapının kirişi altına sıkışıp kalmıştı. Bacaklarıyla
deli gibi tekmeler savuruyor, annemden yardım istiyordu. Evin içinde
sıkışıp kalan babam, anneme bir şeyler yapması için yalvardı. Kız
kardeşim kirişin altında kalmış, anında ölmüştü.
Annem
çaresizce kirişleri kaldırmaya çalıştı, ama bu işi tek başına yapacak
kadar güçlü değildi. Yoldan geçenlere yardım etmeleri için yalvardı,
kimse durup yardım etmedi. O atomik cehennemde insanların tek
düşündükleri hayatta kalmaktı; başka kimseye harcayacak zamanları
yoktu. Annem yapılabilecek her şeyi denedi, ama bir işe yaramadı.
Nihayet çaresizlik içinde, kapının önüne oturdu ve ağlayan kardeşime
sarılarak onu ezen kirişi çaresizce ittirdi.
Patlamayı
takip eden alevler kısa bir süre sonra bizim eve ulaştı. Evimiz kısa
bir süre sonra alevler tarafından yutulmuştu. Kardeşim bağırarak
yandığını söylüyordu; babam anneme yardım çağırması için yalvarıyordu.
Acı ve çaresizlikten yarı delirmiş durumdaki annem, orada kalıp onlarla
birlikte öleceğini söylüyordu. Ama yan komşumuz tam zamanında annemi
buldu ve onu sürükleyerek uzaklaştırdı.
Annem hayatının
kalan günlerinde kocasının ve oğlunun yardım çığlıklarını asla
unutmadı. Şok, annemi doğuma zorladı ve o gün yolun kenarında bir kız
çocuğu dünyaya getirdi. Bebeğe Tomoko adını verdi. Ama Tomoko sadece 4
ay yaşayabildi. Belki yetersiz beslenmeden, belki de radyasyondan… Bunu
hiç bilemedik.
Okulun etrafındaki alevlerden kaçtıktan
sonra annemi, yeni doğmuş bebekle yolun kenarında buldum. Birlikte
oturduk ve etrafımızda oluşmaya başlayan cehennem manzaralarını
izlemeye başladık.
Babam
bir vernik ustasıydı ve geleneksel Japon boyama sanatıyla uğraşırdı.
Aynı zamanda Gorki’nin “Ayaktakımı Arasında” gibi oyunlarını oynayan
savaş karşıtı bir tiyatro grubu üyesiydi. Nihayet polis bütün grubu
tutukladı ve cezaevine koydu. Babam bir buçuk yıl orada yattı. Ben
küçük bir çocukken bile, babam bana Japonya’nın savaşı başlattığı için
aptal ve pervasız olduğunu söylerdi.
Hiç şüphe yok ki babamın etkisiyle, küçük yaşta çizmeye başladım.
Savaştan sonra Osamu Tezuka’nın çizgi roman dergisi Shin-Takarajima’yı
okumaya başladım. Bunun benim üzerimdeki etkisi çok büyük oldu.
Tezuka’nın çizgi romanlarını kopyalamaya başladım ve bir manga
hastasına dönüştüm. Hiroşima ıssız, yanmış bir yerdi ve biz her gün
açtık. Ama çizgi roman çizerken mutlu oluyor, her şeyi unutuyordum.
Büyüdüğümde bir çizgi romancı olacağıma, erken yaşlarda yemin ettim.
1961’de Tokyo’ya taşınma hayalimi gerçekleştirdim. Bir yıl aradan
sonra, aylık çıkan Shonen Gaho(Resimli Çocuk Romanları) adlı bir manga
dergisinde ilk çizgi dizim yayımlandı. O günden sonra, artık
profesyonel bir çizgi romancı olmuştum.
Hastalıkla geçen
yedi yıldan sonra,1966’da annem Hiroşima’da A-Bombası Kurbanları
Hastanesi’nde hayata gözlerini yumdu. Küllerini toplamak için
kretoryuma gittiğimde şok olmuştum. Annemin küllerinden geriye hiç
kemik kalmamıştı ki normalde yakılma işleminden sonra kemik kalırdı.
Öfkeden deliye dönmüştüm. Savaşı başlatan Japon askerî kanadını ve
bombayı çok normal bir şeymiş gibi kafamıza atan Amerikalıları asla
affetmeyeceğime yemin ettim.
Annemin öcünü almak için atom
bombası hakkında çizgi romanlar çizmeye başladım. Bir yetişkin manga
dergisinde basılan ve Kuroi Ameni Utarate (Kara Yağmura Tutulmuş) adlı
altı mangalık “Kara” bir diziyle öfkemi hafiflettim. Sonra Shukan
Shonen Jump ile yoluma devam ettim ve burada Aru Hi Totsuzen ni (Bir
Gün, Aniden)ile başlayan, savaş ve atom bombası üzerine bir diziye
başladım. Jump, çizgi romancıların otobiyogrofilerini yayımlamaya
başlayınca benden, kendi hikâyemle projeye önderlik etmemi istediler.45
sayfalık manga otobiyografimin adı Ore wa Mita (Ben Onu Gördüm) idi.
Jump’taki editörüm Tadasu Nagano,45 sayfaya sığmayacak, daha söyleyecek
çok şeyim olduğuna karar verdi ve kişisel tecrübeme dayanan daha uzun
bir dizi çizmeye teşvik erri. Ben hemen , minnettarlıkla diziyi çizmeye
başladım. Yıl 1972’ydi.
Yeni
hikâyeme Hadashi no Gen(yalınayak Gen) adını verdim. Genç iyimserin adı
olan Gen’in Japoncada birden çok anlamı var. Bir şeyin “kökü” ya da
“başlangıcı” anlamına geliyor, ama aynı zamanda atom gibi
“elementsel”anlamına ve canlılık, mutluluk kaynağı anlamına da geliyor.
Gen’i yalınayak hayal ettim. Hiroşima’nın yanmış kalıntılarının üstünde
duruyor ve savaşa ve nükleer silahlara karşı sesini yükseltiyor. Gen’de
geçen hikâyeler benim alter egom ve ailesi benimkine çok benziyor.
Yalınayak Gen’de geçen hikâyeler benim ve Hiroşima’daki diğer
insanların gerçekten başından geçen şeylere dayanıyor.
İnsanlar aptal. darkafalılık, dini fanatiklik ve açgözlülük yüzünden,
dünya asla barış içinde olamıyor ve bir nükleer savaşın gölgesi asla
çok uzaklarda değil. Umuyorum ki Gen’in hikâyesi okuyuculara barışın
değerini ve yaşamak için ihtiyaç duyduğumuz cesareti anlatır. Yalınayak
Gen’de buğday, o gücün ve cesaretin simgesi. Buğday, başaklarını karın
altından fışkırtıyor, sadece üzerine tekrar tekrar basılsın diye. Ama
üstüne basılmış buğday, dünyaya güçlü kökler yolluyor ve sonunda
büyüyor. Ve bir gün buğday, başak veriyor.
Manga Künyesi
Tür: Drama - Anti savaş
Eser Sahibi: Keiji NAKAZAWA
Dağıtıcı Firma: Sueshia / Chuokoron-Shinsha (tankobon)
Hangi dergide yayınlandı: Shonen Jump
Anime Filmi Künyesi
Yönetmen: Mori Masaki
Stüdyo: Madhouse
Ne zaman yayımlandı: Temmuz 21, 1983
Süresi: 83 dakika
Kendi yorumum:
Arkadaşlar dün gece Hadashi no Gen - Yalın Ayak Gen'i izledim.
İnanır mısınız 10 dakika boyunca ağladım. İçim parçalandı her sahnede.
Savaşın
bu kadar vahim birşey olabileceğini ilk kez anlıyorum ve bu topraklar
için canını verenlere sonsuza kadar dua etmek istiyorum. ALLAH bizim
için canını hiç düşünmeden ortaya koyanların mekanını Cennet etsin.
Sözcüklere dökmek istediğim onca duygu var ama dökemiyorum.
Savaşın ne demek olduğunu bizim kuşağın anlaması biraz güç . İşin açıkcası ben de düne kadar savaşın bunu kadar acımasız olabileceğini aklıma bile getirememiştim. Savaşın acımasızlığını ve çaresizliğin diz boyu olduğu gerçeğini en iyi yansıtan animlerden biri olmasına rağmen batıda pek rağbet görmeyen bir anime - not: torrentte indirirken bile bunu açıkça görebilirsiniz -
Savaş, çaresizlik, acımasızlık, hassasiyet, çocukluk travmaları, aşkın ateşi, sevginin erdemliliği, insaniyetten nasip almamışlık / alamamışlık, haysiyet, gurur, dostuğun gücü
Yeter sanırım.
Geri: Hadashi no Gen, Barefoot Gen, Yalınayak Gen
Tantım için teşekkürler.Seyretmeyi düşünüyorum bugün....
edemirci44- Admin
- Mesaj Sayısı : 4110
Yaş : 45
Ruh Hali :
Kayıt tarihi : 28/01/08
Geri: Hadashi no Gen, Barefoot Gen, Yalınayak Gen
eline sağlık aykut...etkileyiciye benziyor...
Harusame- Aktif üye
- Mesaj Sayısı : 226
Yaş : 35
Nerden : ...Nihilistan...
Ruh Hali :
Kayıt tarihi : 13/07/08
Geri: Hadashi no Gen, Barefoot Gen, Yalınayak Gen
10 dakika ağladım demek yeterince etkileyici sanıyorum
Geri: Hadashi no Gen, Barefoot Gen, Yalınayak Gen
Tanıtım için teşekkürler savage. Yalınayak Gen'in ilk cildini bir kaç ay önce almıştım, gerçekten etkileyiciydi. Yalınayak Gen'i diğer mangalardan ayıran şey otobiyografik olması. Hernekadar çizimleri biraz eski olsada pek göze batmıyor. Hikayesi, anlatımı ve türkçe basılan bir manga olması en büyük artılarından. Herkese tavsiye ederim.
aoshi- Onursal üye
- Mesaj Sayısı : 473
Yaş : 36
Nerden : Muğla
Ruh Hali :
Kayıt tarihi : 12/03/08
Geri: Hadashi no Gen, Barefoot Gen, Yalınayak Gen
İşin açıkçası bekledigimden iyi çıktı..Eski animeler çok iyi olabiliyor..Ya birşey yazamıyorum bir iki gün içinde iyi bir inceleme hazırlayacagm.Herkesin kaçırmaması gereken bir anime 10/9,5 veriyorum...
edemirci44- Admin
- Mesaj Sayısı : 4110
Yaş : 45
Ruh Hali :
Kayıt tarihi : 28/01/08
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz