Suikastçı
1 sayfadaki 1 sayfası
Suikastçı
SUİKAST
Bir adım, bir adım daha.İşte, saraya giden merdivende son basamağı da aşmıştı.Yüzündeki endişeli ifadenin belli olmaması için yüz kaslarıyla savaşıyordu.Kapıdan geçerken muhafızlara selam verdi.Saray “gerçek” anlamıyla devasaydı ve taht odası sarayın diğer tarafındaydı.Bu yüzden uzun bir yol yürümesi gerekiyordu.Bu saraya ilk gelişi değildi ancak her gelişinde olduğu gibi yine taht odasına doğru ilerlerken, sarayın her geçtiği koridorda artan ihtişamına hayran kaldı.Sonunda –yolu yarıladığında- iç avluya çıkan kapıya varmıştı.Kralın huzuruna çıkmak küçümsenecek bir şey değildi ve o kafasına estiği gibi bunu yapabilecek birkaç kişiden biri değildi.Avluya girdiğinde onu taht odasının ek bölümü olan bekleme odasına götürecek hizmetçi oradaydı ve yüzündeki ifadeden –ne kadar belli etmemeye çalışsa da- bayağıdır beklediği belli oluyordu.Buradan geç kaldığı sonucunu çıkardı ve cüppesini düzeltirken içine sakladığı hançerin belli olmamasına dikkat etti.Hizmetçinin yanına ulaştı ve hiç konuşmadan onu izlemeye başladı.Hizmetçi sarı bir tunik giymişti ve kalbin üzerine gelen kısımda kralı temsil eden kırmızı kalkanın ortasından geçen mavi kılıç simgesi vardı.
Bir süre yürüdükten sonra hizmetçi durdu ve bir eliyle yandaki odayı göstererek girmesini işaret etti.O da itaat ederek içeri girdi ve beklemeye başladı.Oda kralı görmek isteyenlerin, kral haberdar edilene kadar beklemesi gereken odaydı.Ve misafirlere kralın zenginliğini göstermek amacıyla şimdiye kadar geçtiği oda ve koridorlardan onlarca kat daha zengin döşenmişti.Altın işlemeli bir masanın etrafındaki aşırı konforlu sandalyelerden birine otururken, daha önce taht odasına gitmemiş olsa, taht odasını buranın ihtişamına yaklaşamayacağını sanacağını düşündü.
Asırlar gibi geçen dakikaların sonunda taht odasına kabul edildiği haberini almıştı ve alelacele buraya koşturmuştu.Kapıdan girerken bir kez daha cüppesini düzeltti.İçeri girdi ve tahta ulaşıp abartılı olmayan bir selam verdi.Tahtta oturan, kısa saçlı, düzgün ve kısa kesilmiş bir sakalı olan, ipek bir kıyafet giymiş adama doğru eğilip bir şeyler fısıldadı.Kral konunun gizli olduğunun anlayarak hizmetçi muhafızları gönderdi.Orta yaşlı bir adam olan kral çevik bir hareketle tahttan sıçrayıp, özel görüşmeleri yaptığı odaya yönelirken ona kendisini takip etmesini işaret etti. Bir süre yürüdükten sonra odaya girdiler.Burası kralın gizli toplantı odalarından biriydi.Geniş bir masa ve etrafında bir sürü sandalye vardı.Duvarlar beyaz ve sadeydi.Masayı kaplayan toza bakılırsa burası fazla kullanılmıyordu.
Kral masanın başındaki en büyük sandalyeye oturdu ve rahat bir tavırla konuşmaya başladı:
-Eee, bu kadar önemli olan konu nedir?
Suikastçı krala bir kağıt verdi ve okumasına fırsat vermeden hançerini cüppesinden çıkararak sırıttı:
-Hayatınız!
Kralın gözleri büyüdü ve bağırmaya başladı; yardım istiyordu.
-Boşuna bağırma, seni duyamazlar.Az önce sana verdiğim kağıt büyülü bir parşömendi.Sen ona dokunduğun anda bu odanın yaşadığımız evrenle bağlantısı kesildi.Yaklaşık bir saat kimse giremez yada çıkamaz.
Kral elindeki kağıda baktı ve üzerine garip rünler işlenmiş olduğunu fark etti.Durumu fark eden kral dehşetle sandalyeden atladı ve odayı tarayarak bir silah aradı.Masanın altındaki gizli bölmeyi hatırlayıp muhteşem bir kılıç çıkardı.Suikastçı bir kahkaha attıktan sonra :
-Sanırım seninle ihtişam konusunda yarışabilecek tek şeyim silahım...
Hançerini işaret etti ve o ana kadar dikkat etmemiş olan kral hançerin kusursuz çeliğine ve üzerine altından işlenmiş rünlere hayretle baktı.Gözleri hala kocaman ve nefesi düzensizdi.
İleri doğru hamle yaptı ama suikastçı kılıcı, rahatsız edici bir sinekten kurtulur gibi kolaylıkla savuşturdu ve arkadaki ayağından destek alarak hançerini saplamaya çalıştı.Kralın son anda dönmesiyle akciğeri yerine sol omzuna saplanan hançer kralın dişlerini sıkmasına neden oldu.Kral kolunu umursamadan bir hamle daha yaptı ama bu seferki daha bilinçliydi.Ancak bu da yeterli değildi çünkü suikastçı bunu da kolaylıkla savuşturmuştu.Kral geriye doğru ilerlerken o hızlı bir hareketle karşısındaki duvara sıçradı ve dönerek yere indi.Şimdi kralın tam arkasındaydı.
“Biiiir”
“İkiiii”
“Üüüüç”
Büyük bir çatırtı sesiyle kırılan kapı büyük bir toz bulutu çıkardı.Kralın danışmanı kraldan uzun zaman haber alamayınca endişelenmiş, onlarca kez bağırmasına rağmen herhangi bir cevap gelmeyince şüpheleri iyice artmıştı.İçeri giremedikleri için de kapının kırılmasına karar verilmişti.
Kapıyı kıranlar gözlerine inanamıyorlardı.Kral boynundaki ince kesikten akan kanla kızıllaşmış yerde yatıyordu.Kralın yanında ayakta duran figür birden hareketlendi ve üzerlerine gelmeye başladı.Suikastçı bu olmalıydı...
Suikastçı içeri girenlerin üzerine saldırmanın en iyi fikir olduğunu düşünmüştü.Daha doğrusu tek yol buydu.Kurtulmasına olasılık vermiyordu ancak yapabileceği tek şey de buydu.Hançerini çevirerek önündeki ilk kişiye sapladı ve üzerine gelen hamleden kaçarak geriye çekildi.Onları odaya çekerse bir şansı olabilirdi.Odanın içine girdi ve duvara yaslanarak bekledi.Rahat görünmeye çalışıyordu.Diğerleri onun bu rahat halinden rahatsız olmuşlardı ve hemen odaya doluştular.
“Bunun yapılması gerekiyordu.” Diye mırıldandı ve arkasındaki duvardan destek alarak sıçradı ve ilk defa bu kadar yükseğe sıçradığını fark etti.Adamların ortasına inecekken birinin omzuna bastı ve bir el onu yakalamadan önce sıçrayıp yere indi.Koşarak odadan çıktı ve tüm geldiği yolu koşmaya başladı.Bir an önce buradan çıkmalıydı. Her geçtiği dönemeçte önüne birkaç muhafız çıkıyor onları ya atlatıyor ya da halledip yoluna devam ediyordu.
Nefes nefese kalmıştı ve domatesten daha kırmızıydı.Arkasından gelen bir kişiyi daha hakladıktan sonra ileri sıçradı ve saraydan çıkarak merdivenleri inmeye başladı.Önüne çıkan hizmetçileri iterek geçerken peşindeki muhafızları da kontrol ediyordu. Arkadan ona kılıç savuran mir muhafızı kolundan yakaladı ve diğerlerine doğru savurarak zaman kazanmaya çalıştı. Peşinde yaklaşık 15 kişi vardı ve tek başına başa çıkması neredeyse imkansızdı.Zaten her adımında peşindekiler birer ikişer artıyordu.Dükkanların önünden geçerken bir şey elini yakaladı ve ne olduğunu anlayamadan onu çekip bir yere itti.Onu çeken şey, kendisi de indikten sonra girdikleri çukurun üzerine bir kapak kapattı ve muhafızları oyalaması için kapağa bir ip bağlayıp ipi de bir kayaya bağladı.
Bir eliyle çukurun bir ucundaki tüneli işaret ederek “Oradan git, şehrin dışına çıkar” dedi.
Hemen oraya yönelen suikastçı arkasına baktığında adamın başka bir tünele kaçtığını gördü.Onu kandırıp kandırmadığını bilmiyordu ancak başka çaresi de yoktu.Daha şimdiden kapağı kırmaya çalışıyorlardı.
Yaklaşık yarım saat sonra şehirden birkaç kilometre uzakta bir yere çıktı.Buradan dahi şehirdeki kargaşayı görebiliyordu.Adamın yalan söylemediğini düşündü.Ona yardım etmişti ve tünelde de birkaç aç fareden başka hiçbir engelle karşılaşmamıştı.
Önce gülümsedi daha sonra kahkaha atarak güldü ve mırıldandı:
“Görev tamamlandı.”
Bir ödev için yazdığımdan sayfa sınırı vardı o yüzden biraz ayrıntısız oldu kusura bakmayın çok uğraşamadım belki devam ederim...
Bir adım, bir adım daha.İşte, saraya giden merdivende son basamağı da aşmıştı.Yüzündeki endişeli ifadenin belli olmaması için yüz kaslarıyla savaşıyordu.Kapıdan geçerken muhafızlara selam verdi.Saray “gerçek” anlamıyla devasaydı ve taht odası sarayın diğer tarafındaydı.Bu yüzden uzun bir yol yürümesi gerekiyordu.Bu saraya ilk gelişi değildi ancak her gelişinde olduğu gibi yine taht odasına doğru ilerlerken, sarayın her geçtiği koridorda artan ihtişamına hayran kaldı.Sonunda –yolu yarıladığında- iç avluya çıkan kapıya varmıştı.Kralın huzuruna çıkmak küçümsenecek bir şey değildi ve o kafasına estiği gibi bunu yapabilecek birkaç kişiden biri değildi.Avluya girdiğinde onu taht odasının ek bölümü olan bekleme odasına götürecek hizmetçi oradaydı ve yüzündeki ifadeden –ne kadar belli etmemeye çalışsa da- bayağıdır beklediği belli oluyordu.Buradan geç kaldığı sonucunu çıkardı ve cüppesini düzeltirken içine sakladığı hançerin belli olmamasına dikkat etti.Hizmetçinin yanına ulaştı ve hiç konuşmadan onu izlemeye başladı.Hizmetçi sarı bir tunik giymişti ve kalbin üzerine gelen kısımda kralı temsil eden kırmızı kalkanın ortasından geçen mavi kılıç simgesi vardı.
Bir süre yürüdükten sonra hizmetçi durdu ve bir eliyle yandaki odayı göstererek girmesini işaret etti.O da itaat ederek içeri girdi ve beklemeye başladı.Oda kralı görmek isteyenlerin, kral haberdar edilene kadar beklemesi gereken odaydı.Ve misafirlere kralın zenginliğini göstermek amacıyla şimdiye kadar geçtiği oda ve koridorlardan onlarca kat daha zengin döşenmişti.Altın işlemeli bir masanın etrafındaki aşırı konforlu sandalyelerden birine otururken, daha önce taht odasına gitmemiş olsa, taht odasını buranın ihtişamına yaklaşamayacağını sanacağını düşündü.
Asırlar gibi geçen dakikaların sonunda taht odasına kabul edildiği haberini almıştı ve alelacele buraya koşturmuştu.Kapıdan girerken bir kez daha cüppesini düzeltti.İçeri girdi ve tahta ulaşıp abartılı olmayan bir selam verdi.Tahtta oturan, kısa saçlı, düzgün ve kısa kesilmiş bir sakalı olan, ipek bir kıyafet giymiş adama doğru eğilip bir şeyler fısıldadı.Kral konunun gizli olduğunun anlayarak hizmetçi muhafızları gönderdi.Orta yaşlı bir adam olan kral çevik bir hareketle tahttan sıçrayıp, özel görüşmeleri yaptığı odaya yönelirken ona kendisini takip etmesini işaret etti. Bir süre yürüdükten sonra odaya girdiler.Burası kralın gizli toplantı odalarından biriydi.Geniş bir masa ve etrafında bir sürü sandalye vardı.Duvarlar beyaz ve sadeydi.Masayı kaplayan toza bakılırsa burası fazla kullanılmıyordu.
Kral masanın başındaki en büyük sandalyeye oturdu ve rahat bir tavırla konuşmaya başladı:
-Eee, bu kadar önemli olan konu nedir?
Suikastçı krala bir kağıt verdi ve okumasına fırsat vermeden hançerini cüppesinden çıkararak sırıttı:
-Hayatınız!
Kralın gözleri büyüdü ve bağırmaya başladı; yardım istiyordu.
-Boşuna bağırma, seni duyamazlar.Az önce sana verdiğim kağıt büyülü bir parşömendi.Sen ona dokunduğun anda bu odanın yaşadığımız evrenle bağlantısı kesildi.Yaklaşık bir saat kimse giremez yada çıkamaz.
Kral elindeki kağıda baktı ve üzerine garip rünler işlenmiş olduğunu fark etti.Durumu fark eden kral dehşetle sandalyeden atladı ve odayı tarayarak bir silah aradı.Masanın altındaki gizli bölmeyi hatırlayıp muhteşem bir kılıç çıkardı.Suikastçı bir kahkaha attıktan sonra :
-Sanırım seninle ihtişam konusunda yarışabilecek tek şeyim silahım...
Hançerini işaret etti ve o ana kadar dikkat etmemiş olan kral hançerin kusursuz çeliğine ve üzerine altından işlenmiş rünlere hayretle baktı.Gözleri hala kocaman ve nefesi düzensizdi.
İleri doğru hamle yaptı ama suikastçı kılıcı, rahatsız edici bir sinekten kurtulur gibi kolaylıkla savuşturdu ve arkadaki ayağından destek alarak hançerini saplamaya çalıştı.Kralın son anda dönmesiyle akciğeri yerine sol omzuna saplanan hançer kralın dişlerini sıkmasına neden oldu.Kral kolunu umursamadan bir hamle daha yaptı ama bu seferki daha bilinçliydi.Ancak bu da yeterli değildi çünkü suikastçı bunu da kolaylıkla savuşturmuştu.Kral geriye doğru ilerlerken o hızlı bir hareketle karşısındaki duvara sıçradı ve dönerek yere indi.Şimdi kralın tam arkasındaydı.
“Biiiir”
“İkiiii”
“Üüüüç”
Büyük bir çatırtı sesiyle kırılan kapı büyük bir toz bulutu çıkardı.Kralın danışmanı kraldan uzun zaman haber alamayınca endişelenmiş, onlarca kez bağırmasına rağmen herhangi bir cevap gelmeyince şüpheleri iyice artmıştı.İçeri giremedikleri için de kapının kırılmasına karar verilmişti.
Kapıyı kıranlar gözlerine inanamıyorlardı.Kral boynundaki ince kesikten akan kanla kızıllaşmış yerde yatıyordu.Kralın yanında ayakta duran figür birden hareketlendi ve üzerlerine gelmeye başladı.Suikastçı bu olmalıydı...
Suikastçı içeri girenlerin üzerine saldırmanın en iyi fikir olduğunu düşünmüştü.Daha doğrusu tek yol buydu.Kurtulmasına olasılık vermiyordu ancak yapabileceği tek şey de buydu.Hançerini çevirerek önündeki ilk kişiye sapladı ve üzerine gelen hamleden kaçarak geriye çekildi.Onları odaya çekerse bir şansı olabilirdi.Odanın içine girdi ve duvara yaslanarak bekledi.Rahat görünmeye çalışıyordu.Diğerleri onun bu rahat halinden rahatsız olmuşlardı ve hemen odaya doluştular.
“Bunun yapılması gerekiyordu.” Diye mırıldandı ve arkasındaki duvardan destek alarak sıçradı ve ilk defa bu kadar yükseğe sıçradığını fark etti.Adamların ortasına inecekken birinin omzuna bastı ve bir el onu yakalamadan önce sıçrayıp yere indi.Koşarak odadan çıktı ve tüm geldiği yolu koşmaya başladı.Bir an önce buradan çıkmalıydı. Her geçtiği dönemeçte önüne birkaç muhafız çıkıyor onları ya atlatıyor ya da halledip yoluna devam ediyordu.
Nefes nefese kalmıştı ve domatesten daha kırmızıydı.Arkasından gelen bir kişiyi daha hakladıktan sonra ileri sıçradı ve saraydan çıkarak merdivenleri inmeye başladı.Önüne çıkan hizmetçileri iterek geçerken peşindeki muhafızları da kontrol ediyordu. Arkadan ona kılıç savuran mir muhafızı kolundan yakaladı ve diğerlerine doğru savurarak zaman kazanmaya çalıştı. Peşinde yaklaşık 15 kişi vardı ve tek başına başa çıkması neredeyse imkansızdı.Zaten her adımında peşindekiler birer ikişer artıyordu.Dükkanların önünden geçerken bir şey elini yakaladı ve ne olduğunu anlayamadan onu çekip bir yere itti.Onu çeken şey, kendisi de indikten sonra girdikleri çukurun üzerine bir kapak kapattı ve muhafızları oyalaması için kapağa bir ip bağlayıp ipi de bir kayaya bağladı.
Bir eliyle çukurun bir ucundaki tüneli işaret ederek “Oradan git, şehrin dışına çıkar” dedi.
Hemen oraya yönelen suikastçı arkasına baktığında adamın başka bir tünele kaçtığını gördü.Onu kandırıp kandırmadığını bilmiyordu ancak başka çaresi de yoktu.Daha şimdiden kapağı kırmaya çalışıyorlardı.
Yaklaşık yarım saat sonra şehirden birkaç kilometre uzakta bir yere çıktı.Buradan dahi şehirdeki kargaşayı görebiliyordu.Adamın yalan söylemediğini düşündü.Ona yardım etmişti ve tünelde de birkaç aç fareden başka hiçbir engelle karşılaşmamıştı.
Önce gülümsedi daha sonra kahkaha atarak güldü ve mırıldandı:
“Görev tamamlandı.”
Bir ödev için yazdığımdan sayfa sınırı vardı o yüzden biraz ayrıntısız oldu kusura bakmayın çok uğraşamadım belki devam ederim...
Drakai- Isınan üye
- Mesaj Sayısı : 142
Ruh Hali :
Kayıt tarihi : 09/08/08
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz