Gizleyemediğim Gözyaşı
2 posters
1 sayfadaki 1 sayfası
Gizleyemediğim Gözyaşı
Gizleyemediğim Gözyaşı
YAZ
Bölüm 1 – Küçük Balıkçı Teknesi
Bölüm 2 – Yorgun Ateşböcekleri
Bölüm 3 – Tebessümün Işığı
Bölüm 4 - Derya
Bölüm 5 - Tırtıl
Bu benim yıllar önce yazdığım bir hikaye. İçinde çok fazla imla hatası veya düşük cümlelerle karşılaşabilirsiniz. Ama paylaşmak istedim. Toplam 20 bölüm ama şimdilik ilk beş bölümü yayınlıyorum. beğenirseniz diğerlerini de yayınlarım tabii.
YAZ
Bölüm 1 – Küçük Balıkçı Teknesi
- Spoiler:
Kıyıda,
kayalıkların arasında bir yengeç rahatsız olmuştu, kasabaya, limana geri dönen
balıkçı teknesinin motor sesinden. Daha da diplerde saklandı. Kayalıklara gelen
su, teknenin dalgasıyla artmıştı ve büyükçe kayaların üzerine kadar gelen
damlacıklarda akşamın güzelliği; batan güneş ve çevresindeki açık mora bürünmüş
bulutların yansıması ile parçalanıyor, çimenlik kıyıda yaşlanmış bir kiraz
ağacının gölgesinde bekleyen genç kadının güzel yüzüne aydınlık getiriyordu.
Kadın bir süredir orada ayakta bekliyordu elleri göğüsünün hafifçe sağında
birleşmiş bir şekilde. Tekneyi görünce farkında olmadan bir tebessüm oluştu
yüzünde. Arkasını döndü ve kıyıyı takip ederek yakındaki kasabaya yürümeye
başladı küçük adımlarla. Evinden kırk dakika yürüyüp geldiği kasabada eşinin
teknesiyle dönmesini beklemiş ve şimdi de limanda onu karşılamaya gidiyordu.
Yorucu günün sonunda tutulan balıkları satıcılara verdikten sonra; hemen hemen
batmış, kızıl büyük bir portakalı andıran güneşin ışığında, denizden birkaç
kilometre daha içerde olan evlerine yürümeye koyuldular.
Bölüm 2 – Yorgun Ateşböcekleri
- Spoiler:
Akşamın
sakinliği çevre ormanda bir sessizlikle başlamıştı ve yerini yavaş yavaş
gecenin baskın karanlığına bırakıyordu. Kıyıdan içeriye doğru küçük tepeler ve
kayalıklarla iç içe olan ormanı yaran ince bir patika, kasabayı, yalnız bir ahşap
evle birleştiriyordu. Evin arkasından geçen bir derenin şırıltı sesi eşliğinde
dans etmeye başlayan, karanlıkta yeşil yeşil parlayan ateş böcekleri; yemeklerini
yiyen adam ve kadının, küçük gaz lambasının ışığında parlayan uzun saçlarını süslemek
istercesine yavaş yavaş yaklaşıyorlardı. Evin arkasındaki, yerden biraz yüksek,
üstü kapalı ahşap verandada karşılıklı, dizleri üzerine oturmuş, yer masasında
balık yemeklerini yiyorlardı. Adam büyük bir iştahla ve yüzündeki övgü dolu ve
onaylayıcı gülümsemesiyle yerken, kadın kendininkinin sadece tadına bakmıştı,
ona bakarak mutlu bir kahkaha atıyordu. Tahta çatalıyla aldığı balığı, biraz
aceleyle ağızına götürürken düşürmek üzereydi ki; öbür elindeki keskin ve bir o
kadar da sivri bıçakla, ani bir saplama hareketiyle havada yakalamış ve yüzünde
büyük bir çocuk gülümsemesiyle, yemeği hazırlayan, karşısında şaşkın büyük
gözlerle ona bakan hanımefendiye kibarca teklif etmişti. Kadın birkaç saniye
bekledikten sonra onu kabul edemeyeceğini, gözlerini hafif sağa kaydırarak son
zamanlarda kilo aldığını ve sonunda tekrar adama bakıp gülümseyerek, onu
kendisinin yemesi gerektiğini, çünkü bugün çok yorulduğunu söyledi. İkisinin de
aklında aynı düşünce oluşmuştu yine bu gece... ne kadar iyi yaptık da buraya
yerleştik. Ateş böcekleri... herşey ne kadar da güzel.
Bölüm 3 – Tebessümün Işığı
- Spoiler:
Herşey
karanlıktı. Işık, bir sessizlik örtüsüne bürünmüştü sanki. Ne bir ses, ne bir
koku... Hiçbir şey ne olduğuna dair fikir vermiyordu ona. Karanlığın içinde
huzurlu birkaç dakika sonra, bir damla ışık belirdi uzakta ve onunla beraber
çok uzaktan bir tıkırtı. Işık gittikçe büyüdü, tıkırtının sesi yaklaştı ve onun
içindeki huzur bozulmadı. Işık artık
yakındı ve bir insan şeklindeydi, tıkırtı ise periyodik bir kırılma sesine dönüştü,
ama herşey hala çok yavaştı. Ses hafif bir yankı yaratıyordu. En son sesten
sonra bütün dünya aydınlandı ve kadın yavaşça yattığı yer yatağından kalktı. Birkaç
adım yürüyüp pencereden baktı. Biraz ileride eşi, her sabahki gibi erken kalkmıştı
ve bu sabah elinde baltası, odun kırmaya koyulmuştu. Kadın bir süre baktı ve
arkasını döndü. Yatağı düzeltti, acele etmeden ama hızlıca üzerindeki geceliği
günlük kıyafetleriyle değiştirdi. Odadan çıktı ve evin giriş kapısından, evi
çevreleyen ahşap verandaya geçti. Küçük adımlarla yürüyordu ve terlikleri
neredeyse hiç ses çıkarmıyordu. Verandayı sonuna kadar takip etti ve sonra
toprağa geçti, üstü birer bez örtüyle kapatılmış kovalardan birini aldı. İçinde
halen soğuk, dere suyu vardı ve kadın ellerini yıkamaya başladı. İşi bittiğinde
yanında getirdiği havluyla kurulandı ve tekrar verandaya geçti. Toprağa
geçerken ve eve girerken terliklerini değiştirmişti. Tekrar eve girdi ve
mutfağa yöneldi. Odun kırma sesi kesildi ve kadın mutfağın arka bahçe
verandasına açılan kapısını açtı. Arkasını döndü, aşağıdan, bir dolaptan iki
tane tabak çıkardı. Tekrar arkasını döndüğünde eşi kapıda ona bakıyordu. Pek
yorulmuş görünmüyordu, gülümsedi. Bunun anlamını bilen kadın da gözlerini kıstı
ve o da gülümsedi. “Acıktım.” “Evet, biliyorum.” Cümle kurma alışkanlıkları yok
muydu ne?
Bölüm 4 - Derya
- Spoiler:
Sahilde, kayalıkların
arasındaki yengeç sanki gün ışığına hasretmiş gibi hızla çıktı yukarı. Deniz
çok sakindi ve büyük kayaların üzeri sabahtan beri ıslanmamıştı. Yengeç kayanın
üzerine çıktı ve bekledi, ona bakan genç kadının beklerken bir dost edindiğini
düşündüğünden bihaber. “Bugün bir yengeçle bekledik seni...” Kadın bekledi
denizin dalgalanmasını balıkçı teknesinden, ama kuru kaldı büyük kayaların
tepesi, yengeçse kıpırdamadı. Güneş de artık batıyordu; beklemekten sıkılmış
mıydı, yoksa acele bir işi mi var dı? Günler kısalıyordu galiba artık,
endişelenecek bir şey yoktu. Güneşin son ışığı, yaşlı kiraz ağacındaki
kıpkırmızı parlayan kirazları teselli ediyor, genç kadının içine ise
beklenmedik bir telaş düşürüyordu. “Yengeç ve ben hala bekliyoruz seni...”
Yoksa yengeç gün batımını izlemeyi mi çıkmıştı? Biliyor muydu bu akşam kayanın
rahatsız edilmeyeceğini dalgalar ile? Güneş batmak üzereydi ki hareketlendi
küçük yengeç, vazgeçti ve hızlıca saklandı suyun derinliklerine, kayalardan
aşağı. Bir süre sonra kadının pür dikkat izlediği burunun arkasından belirdi
küçük balıkçı teknesi. Kadın aynı anda hem kızgındı hem de mutlu, ama bir
gülümseme yansımıştı yüzüne onu gören adam el sallamaya başlayınca. Adamın yanında
birisi vardı, teknenin arkasında bağlanmış, peşinden sürüklenen başka bir
tekne. Güneş battı ve kasabadan küçük ışıklar yavaş yavaş sahili süslemeye
başladı. Genç kadın küçük adımlarla takip etti sahil yolunu her seferinde
olduğu gibi. Minnet duyuyordu denize, hayatı güzelleştiren, geçimlerini
sağlayan geniş denize. Ama bir o kadar da korkuyordu bir gün herşeyin karşılığı
için kocasını istemesinden. Adam tekneden indi ve ona baktı. Ne bir kızgınlık
ne de bir mutluluk belirtisi vardı yüzünde ilk anda, sonra kadın kapattı
gözlerini ve gülümsedi. Adam gülümsemedi, sadece yürüyerek kadının
gülümsemesindeki endişeyi fark ettiğini sakladı, yanına gelip elini tuttu.
“Hadi eve gidelim, bu akşam yemekler benden.” Ve ikisi de gerçekten
gülümsediler.
Bölüm 5 - Tırtıl
- Spoiler:
Günün
ilk ışıklarıyla ısınmaya başladı toprak ve hava, parıldıyordu dere yatağındaki
küçük taşlar. Varlığı belli belirsiz bir rüzgarla süpürüyordu sanki gökyüzü ve
bulutlar dünyayı. Ahşap ev de uyanmış gibiydi ve yanı başındaki ufak tarla ile
konuşacaklardı bu sabah. Bir an hafif şiddetlenen rüzgar, tarla yüzeyindeki
kopmuş toprak parçalarını sürükledi, savurdu ekinlerin dışarıda kalan
yapraklarını. Tırtıl neredeyse düşüyordu tutunduğu yapraktan. Yavaş yavaş
yürümeye başladı sonra yaprak yüzeyinde, inmeye karar vermişti. O an bir gölge
düştü yaprağın ve tırtılın üzerine. Bir el dokunarak kontrol ediyordu ekinleri
tek tek. Bir süre sonra adam işini bitirdi ve tarladan çıktı. Evin arkasında
küçük bir yarı ahşap yarı taş bina, banyo evi olarak hazırlanmıştı ve suyu
ısıtmak için adam binanın ateş hanesine odun atmıştı. Adam evin kapısına kadar
geldi ve beklemesine gerek kalmadan kapı açıldı. Eşiyle birlikte havluları
ellerinde, verandayı takip ederek evin arkasına geçtiler ve banyo evine
gittiler. Bugün birlikte banyo yapacaklardı. Diğer sabahlardan farklı olarak
sadece temizlenmek için değildi bugünkü banyo. İkisi için de karşılıklı
sevgilerini yenileme ve büyütme dileğiydi. Tırtılın sallandığı yaprağa sımsıkı
tutunduğu gibi sarılacaklardı birbirlerine, evliliklerine, bu hayatta
mutluluklarını sürdürebilmek için.
Bu benim yıllar önce yazdığım bir hikaye. İçinde çok fazla imla hatası veya düşük cümlelerle karşılaşabilirsiniz. Ama paylaşmak istedim. Toplam 20 bölüm ama şimdilik ilk beş bölümü yayınlıyorum. beğenirseniz diğerlerini de yayınlarım tabii.
Susano'o- Çevirmen
- Mesaj Sayısı : 1649
Yaş : 42
Nerden : Gongaga
Ruh Hali :
Kayıt tarihi : 30/07/08
Geri: Gizleyemediğim Gözyaşı
4.bölümü okurken adamın bir daha asla gelmeyeceğini düşünmüştüm ama yanıldım =)
''Minnet duyuyordu denize, hayatı güzelleştiren, geçimlerini
sağlayan geniş denize..''
bu cümleyle beraber hikayenin geneli bana nazım hikmet'in japon balıkcısı şiirini anımsattı nedendir bilmem
''Minnet duyuyordu denize, hayatı güzelleştiren, geçimlerini
sağlayan geniş denize..''
bu cümleyle beraber hikayenin geneli bana nazım hikmet'in japon balıkcısı şiirini anımsattı nedendir bilmem
Harusame- Aktif üye
- Mesaj Sayısı : 226
Yaş : 35
Nerden : ...Nihilistan...
Ruh Hali :
Kayıt tarihi : 13/07/08
Geri: Gizleyemediğim Gözyaşı
okumadım malesef hmmm merak ettim şimdi yaws
Susano'o- Çevirmen
- Mesaj Sayısı : 1649
Yaş : 42
Nerden : Gongaga
Ruh Hali :
Kayıt tarihi : 30/07/08
Geri: Gizleyemediğim Gözyaşı
hikayenin devamını da bir ara koyarsan iyi olur diye düşünüyorum mehmet abi=)
Harusame- Aktif üye
- Mesaj Sayısı : 226
Yaş : 35
Nerden : ...Nihilistan...
Ruh Hali :
Kayıt tarihi : 13/07/08
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz