Code Geass: Lelouch of The Vebellion
4 posters
1 sayfadaki 1 sayfası
Code Geass: Lelouch of The Vebellion
- Spoiler:
- Bir süre önce başka bir forumda da yazdığım Code Geass parodisinin ilk bölümü Hikaye anime ile aynı şekilde ilerliyor. Yani hikayenin birinci bölümü animenin birinci bölümünü anlatıyor. Alternatif Code Geass gibi düşünebilirsiniz
Code Geass: Lelouch of The Vebellion
Tarih 10 Ağustos 2010, Kutsal Britanya İmparatorluğu Japonya'ya savaş ilan eder. İlk kez gerçek bir savaşta kullanılan Britanya'nın en yeni silahı insansı makineler, resmi adları ile Knightmare Frame'ler, Japon ordusunu tam anlamıyla dumura uğratır. Knightmare'lerin olağanüstü güçleri sebebi ile kolayca savunması parçalanan Japonya, Britanya İmparatorluğu'na bağlı hale gelir. Özgürlüğü, hakları ve adı elinden alınır. Alan 11, savaştan sonra Japonya'nın yeni adı olur.
Karanlığın içinde küçük bir çocuk olanların dehşeti içindeyken dudaklarından şu sözler dökülür;
"Ben... Suzaku... Ben.. Bvitanya'yı yokedicem"
Bölüm 1: Ben ne dersem o olur
"Bu böyle olmayacak, Lelouch" dedi motorsikleti süren çocuk. Ağzında bir sigara, gözlerini kısmış bir
taraftan yolu takip ediyor, bir taraftan da olası bir çevirmeye karşı pür dikkat yol kenarına bakıyordu.
Yan tarafta oturan Lelouch, rüzgarın saçlarını yalamasına izin veriyor, gökyüzüne doğru kafasını çevirmiş
bulutları izliyordu. "Aynı fikivdeyim" diye konuştu gözlerini bulutlardan ayırmadan. "Biv an önce ehliyet alman
lazım, yoksa..." sözünü bitirmeden arkadaşı konuştu.
"Sana milyon kere söyledim, benim ehliyete ihtiyacım yok" dedi çocuk. "Ehliyet, sürme zevkini köreltmekten
başka bir işe yaramıyor". Sigarasından bir nefes daha alıp ağzının kenarından üfledi. "Hem ben Milly'den
bahsediyorum, Milly'den".
Bu hiç de yeni bir şey sayılmazdı. Rivalz hayatının 80%'ini okulun erkek hastası Öğrenci Başkanı'ndan
bahsederek geçirirdi. Diğer 20%'sinde de kendisi ve Milly'den bahsederdi. Lelouch elbette arkadaşının ne hakkında
konuşmaya çalıştığını çok iyi biliyordu, dikkatini başka yöne çekmesi umudu ile farklı birşeyden bahsetmiş fakat
başarılı olamamıştı.
"Sanırım bugün gidip onunla konuşucam" dedi Rivalz. "Karşısına geçicem ve onu sevdiğimi söyliycem" .
Bir an için durdu. "Ne dersin Lelouch dönüşte gül alalım bi demet, kazanacağın para ile". Lelouch'a baktı.
"Oluv".
"Sanırım, kalkma vaktin geldi" dedi şişman soylu karşısındaki adama.
Adam arkasına baktı, yedeğinin geldiğini görünce neredeyse sevinçten bayılacaktı.
"Ne? Bir öğrenci mi?" dedi şişman soylu kendinden emin bir şekilde.
"Ne? Biv soylu mu?". Lelouch aynı ifade ile soruyla cevap verdi.
"Durum 4-1" dedi soylu. "Aleyhine" gülümseyerek ekledi.
"Kanka, sonvaki devse ne kadav va?" diye yanındaki arkadaşına sordu Lelouch.
"Hacı sonraki ders Fizik, gidip napıcaz. Hem hani seninl..." Rivalz sözünü bitiremedi. Lelouch kimseye
çaktırmadan tüm gücüyle arkadaşının ayağına basıyordu.
"Eee.. şey" dedi Rivalz, acıdan gözlerinde biriken yaşları silerek. "20 dakika var Lelouch. Hayatta
zamanında bitiremeyiz. İstersen parayı verip gidelim. Rezil olmaya değmez". Rivalz tek nefeste daha önceden
ezberlediği cümleyi söyleyiverdi.
Soylu halinden daha da memnun olmaya başlamıştı. Lelouch'un yüzündeki umutsuz ifadeye bakarak konuştu.
"İsterseniz işleri daha da ilginç hale getirelim" dedi. "Anlaştığımızın iki katına oynayalım".
Lelouch'un yüzündeki ifade değişti, balık yemi yutmuştu. Adamın karşısına oturdu ve zarları eline aldı.
"Lelouch sen gerçekten bir tavla dahisisin" diye sevinçle konuştu Rivalz. İkiside ellerinde parayla dolu
bir Bond çantayla binadan çıkıyordu. "Adamın suratındaki ifadeyi herhalde aylarca unutamam.
Aslında böyle bir olay ilk defa olmuyordu. Lelouch sık sık okuldan kaçıp yüksek fiyatlarla kumar oynardı.
Bu işe casinolarda poker oynarak başlamıştı. Daha sonra aynı masada oynadığı bir soylu tarafından tavla maçına
davet edilene kadar böyle devam etmişti. Tek bir tavladan kazandığı paranın bir aylık poker karına eşit
olduğunu görünce casinoları bırakıp özel davetlerle tavla işine girmişti. Hem daha az zaman hem de daha az efor
harcıyordu.
Lelouch'un kumar oynama nedeni para değildi. Denizde kum Lelouch'da para vardı. Sadece kafasını
dağıtmak amacı ile oynuyordu [Gerçi aynı şey Rivalz için geçerli değildi. Einstein seviyesinde bir dahi olan
arkadaşının aksine astığı dersler ona öğretmenlere verdiği rüşvetler olarak geri dönüyordu. Devamsızlık için müdüre
verdikleri para da cabasıydı. Neyse ki Lelouch cömert davranıp her seferinde parayı Rivalz ile
paylaşıyordu].
"Ah Lelouch" dedi Rivalz, parmağı ile ileriyi gösteriyordu. "Şurda bi market var. Benim dergi almam lazım, sen de bir şey ister misin?"
"Şu iddaa kuponunu yatıvı mısın?" diyerek cebinden kuponu çıkarıp Rivalz'e verdi. "Bi tane de Coca Cola Zero alır mısın?" diye "Zero"nun üstüne
basa basa söyledi.
"Tabi ki." dedi arkadaşı. "Kuponu kopyalayabilirim değil mi? Birer tane de sürpriz kupon hazırlarım hatta"
"Keyfine bak" dedi Lelouch.
Lelouch'un Zero'nun üstüne basarak söylemesinin tek nedeni Rivalz'ın yanlış duymasını istemediği için değildi. Lelouch doğuştan beri R harfini
söyleyemiyordu. Fakat tek bir kelime istisnaydı... "Zero". İsterseniz kompleks isterseniz başka bir şey diyin, bunlar Lelouch'un Zero'yu karşısındakini dövücek
gibi söylemesine engel değildi.
Lelouch'un hayatındaki tek acıklı bölüm bundan da ibaret değildi. Bir zamanlar Britanya İmparatorluğu'nun Prensi olan Lelouch, R'leri söyleyemediği
için megaloman babası tarafından evlatlıktan reddedilmiş ve Sarayda herkesin gözü
önünde aşağılanarak [ki bu aşağılanma süreci Lelouch'un şu anda İmparator'a ve Britanya'ya olan nefretinin kaynağı idi. Bu konuya daha sonra
etraflıca değinicez] kardeşi ile Japonya'ya sürgüne gönderilmişti. Britanya Japonya'yı işgal ettikten sonra Ashcroft ailesinin desteği ile [Ashcroft'ların
Britanya hanedanı ile tanışması hikayesine de ilerde bir göz atıcaz], Lelouch ve kardeşi Nunnally Britanya vatandaşı olarak okula yazılmış ve hayatlarını
sürdürmeye başlamışlardı.
İmparator'un Lelouch'u kardeşi ile beraber sürgüne göndermesinin nedeni belli değildi. Nunnally abisi kadar zeki olmamasına rağmen, aristokrat
bir aileye yakışan tatlı, küçük bir kızdı [Tabi Nunnally'nin bile küçük sorunları yok değildi. Yine de ailenin tamamına baktığınız zaman Lelouch'dan sonra en
normal kişiydi... Ya da değildi. Zira ailenin kaç kişi olduğunu Tanrı'dan başka hiç kimse bilmiyordu].
Lelouch İmparator'u insanlığın (ya da en azından tüm Britanya'nın) önünde rezil etme hayalleri kuradursun, elinden hiçbirşey gelmediği için kumar
oynayıp, İmparator'un kendini rezil ettiği günü hatırlayıp şimdi olsa ne yapacağını hayal ediyordu [hatta bu hayaller bazen ileri gidip, Lelouch'un banyo
aynasının karşısında elini kaldırıp "ne va lan "v"leri söyleyemiyosam. Kimsin olm sen, kimsin" demesine kadar da gidebiliyordu].
Bir zamanlar intikam ateşiyle yanıp tutuşan Lelouch artık yanmıyor sadece tütüyordu. Hatta inceden intikam mevzuundan vazgeçmiş, "ben kiim?
Koca İmparator'u rezil etmek kim" şeklinde tırt bir kişiliğe bürünmüştü. Zengin, yakışıklı ve zekiydi. Hayatından memnundu. İntikam için koşup koşuşturacak
hali yoktu.
Üçüncü Prens Clovis'in görüntüsü dev ekranda kendini gösterdi. Lelouch net bir açıdan Clovis'i gördü ve hafifçe dişlerini sıktı.
"Ahh, benim güz rüzgarlarıyla ıslanan zavallı halkım. Tatlı çocuklar, tapılası hanımlar ve centilmen beyler" diye başladı Üçüncü Prens konuşmasına.
"Bugün kalbim tam anlamıyla ikiye ayrılıyor". Sol elini acı çekermişcesine sağ göğsünün üzerine koydu. "Ahh, Neden?" diye sordu dramatik bir sesle. "Neden, acı
çekmek zorundayız? Neden hatalar yapıyoruz? Neden ölümü kovalıyoruz?". Bir süre üzgün bakışlarını ona bakanlara dikip üzerlerinde bıraktığı etkiyi artırdı
(En azından niyeti buydu).
Lelouch küçüklüğünden beri ne zaman Clovis'in konuştuğunu görse saklanıcak yer arardı. Kendini -yine kendi tabiri ile- dramanın dipsiz kuyusuna atan
Clovis, Lelouch'un [ve tahmin edebileceğiniz gibi geri kalan insanlığın] midesini bulandırırdı. Lelouch'un çocukluğunda Clovis'e tahammül edebilmesinin tek
sebebi bir gün o kuyunun dibine çarpıp paramparça olacağına olan inancıydı. Anlamsız cümleler, abartılı (ve yine anlamsız) tasvirler Clovis'in başlıca
silahları idi. Sadece bu kadar olsa belki daha az insanın midesini bulandırırdı. Vücut hareketleri, mimikleri, yerli yersiz "ahh"ları Clovis'i sadece
daha da ölümcül yapıyordu [tabi burdaki "ölümcül" biraz daha farklı bir anlamda kullanıldı. Etrafındakiler için tehlikeli olan Clovis değil, tam tersi
etrafındakiler Clovis için tehlikeliydi. Zira onu ciddi ciddi öldürmeyi düşünen insanlar sadece 11'ler veya Britanyalılar değildi. Hizmetçisinden soylusuna kadar
herkes'in Clovis için bir öldürme planı vardı].
"Ahh, Bugün 11'ler kalbimi kırdı" Clovis sağ eli ile gözlerinde olmayan yaşları sildi. "Onları kucaklamama, bağrıma basmama, şevkat göstermeme rağmen
haylaz çocuklar gibi davrandılar. Onlar için üzülelim, nazik halkım. Ve gökyüzündeki bulutlara gitmeden önce onlar için dua edelim" Clovis sözünü
bitirmesi ile beraber ceketinin iç cebinden aldığı bir gülü, sapından yavaşça dişlerinin arasına koydu ve kamera çekimi bitirmeden bir saniye önce göz kırptı
Yine de takdir etmek lazım diye düşündü Lelouch. Clovis'den [büyük bir ihtimalle] 10 kat daha zeki olmasına rağmen O bile "bugün katliam çıkıcak"
demenin daha kolay bir yolunu bulamazdı.
Kıman- Aluminia Fansub
- Mesaj Sayısı : 25
Yaş : 35
Ruh Hali :
Kayıt tarihi : 16/12/08
Geri: Code Geass: Lelouch of The Vebellion
Lelouch'u düşüncelerinden sıyıran hızla karşı sokaktaki mağazaya giren kamyon idi. Kamyon çok hızlı bir şekilde çarpmış neyse ki yaralanan olmamıştı. Etraftaki insanlar ellerindeki cep telefonları ile kaza yapan kamyonun fotoğrafını çekiyor ya da "yuh, bu kadar hızlı gidilir mi? Ehliyeti nerden almış" şeklinde yorumlar yapıyordu.
Kimsenin yardıma koşmadığını gören Lelouch kamyondakilere yardım etmek için karşıya geçti. Kamyonun ön kısmı mağazanın içinde olduğu için içerdekilere ulaşamayan Lelouch [nasıl yardımı dokunucaksa] kamyonun damperine atladı. Tam o sırada kamyon harekete geçti ve tekrar yola koyuldu.
"Süpev" dedi Lelouch kendi kendine. Az önce dinlediği konuşmayı hatırlayınca [ki hatırlaması bile midesini tekrar bulandırmaya yetti] Clovis'in bahsettiği olayın bu olduğunu anladı. Hemen cep telefonuna uzandı. Birilerini arayıp durumu haber vermesi gerekiyordu. Daha henüz eline almışken telefon çalmaya başladı. Arayan Rivalz'dı, durumu görmüş olmalıydı.
"Vivalz" diyerek telefonu hemen açtı Lelouch.
"Hacı bişey sorcam. Manchester United mı Bayern mi?"
"Eee.. ne?"
"Çabuk ol, kaza oldu galiba gidip ona bakıcam"
"Eee.. Manchestev'ın eksiği va mı?"
"Yok"
"O zaman Manchestev'ı yaz"
"Tamam görüşürüz"
Lelouch bir an panikle ne dediğini bilmeden konuşmuştu [ne dediğini bilse heralde maçın nerde oynandığını da sorardı], telefona tekrar baktığında kapanmıştı. Eliyle alnına vurdu. Motorda çok fazla yılan oynadığını hatırladı.
Yapacak birşeyi olmayan Lelouch, paniklememeye çalıştı. Etrafına bakıp durumu anlamaya çalıştı. Bundan daha tehlikeli durumlarda da bulunmuştu [Lelouch'un bakış açısına göre Milly'nin onu sınıfta kıstırıp öpmeye çalıştığı anlar daha tehlikeliydi]. Damperde bir kapsül ve üzeri örtülü bir makine vardı.
Lelouch kapsüle yaklaşırken, sürücü kabinini dampere bağlayan kapı açıldı ve içeriden kızıl saçlı bir kız çıktı. Lelouch tam zamanında davranıp kapsülün arkasına saklandı. Kız onu görmeden üzeri örtülü makineye gitti ve örtüyü fırlattı. Lelouch'un makine sandığı şey aslında eski model bir Knightmare'di. Kız zaman kaybetmeden Knightmare'e bindi ve damperin arkasından yola fırladı.
"Yuh" dedi Lelouch kendi kendine. "Ben daha avaba kullanmasını bilmiyovum, elin kızı akülü avaba gibi Knightmave kullanıyo".
Bir süre daha kamyonda hareket ettikten [ve altına işememeye çabaladıktan sonra] çarpma sesi Lelouch'u kendine getirdi [ya da hissettiği ıslaklık da kendine getirmiş olabilir].
Bir süre kamyonun hareket etmediğini gören Lelouch inmek için davranmıştı ki kapsül aniden açıldı [Lelouch'un bu ani durum karşısında sadece ağzından bişeyler kaçırmadığını tahmin etmişsinizdir].
Kapsülün içinde yeşil saçlı bir kız vardı. Lelouch [her ne kadar artık daha fazla hareket etmek istemese de] kıza doğru ilerledi. Kız bilinçsizdi ve beyaz bir deli gömleği giymişti. Lelouch kızın ellerini çözüp onu kamyondan çıkardı.
"Hey sen iyi misin?" dedi Lelouch. Bir taraftan da kıza hafifçe tokat atıyordu.
[Bir kez daha ana kahramanın Lelouch olduğuna şükrediyorum. Başka bir erkek olsa heralde şimdi ikisi bir oteldeydi. Dolayısıyla hikaye de tek bölümden ibaret olurdu.]
Hemen yanlarına çarpan kurşunun sesi Lelouch'un ödünü patlattı [neyseki bu sefer altına birşey kaçırmadı. Büyük ihtimalle kaçıracak bişey kalmamıştı].
Lelouch arkasına baktı. 7-8 Britanya askeri ellerinde silahlar, kamyonun arkasında duran kıza ve Lelouch'a bakıyordu. En öndeki adam silahını oraya doğrultmuştu. Büyük ihtimalle ateş eden oydu.
"Duvun ben bi Bvitanyalı'yım" dedi Lelouch. "Kıza yavdım edin, duvumu iyi değil sanıvım". [Bana yeni bir iççamaşırı getirin demek yerine ilk söylediklerinin "kızı kurtarın" olması Lelouch'un pek şövalye-ruhlu biri olduğunu gösteriyordu, ya da basbaya pis birisi olduğunu.]
"Kızı alıyoruz" dedi silahını tutan adam [Müjde Ar filmlerinden çıkmışcasına]. "Fakat sen bizimle gelmiyorsun"
Lelouch o anda bile adamın çok fazla Amerikan filmi seyretmiş olduğunu anladı. Büyük ihtimalle yıllardır böyle bir fırsatı bekliyordu.
Adam silahını Lelouch'a tutmuş tetiği çekmeye hazırlanırken kamyonun ön kısmı gürültü ile patladı. Kamyonun arkasında olan Lelouch ve kız patlamadan çok etkilenmemişti. [Büyük ihtimalle sidik kokan Lelouch yüzünden] kendine gelen kız ve Lelouch hiç vakit kaybetmeden koşmaya başladı. Ancak o sırada Lelouch bir tünelin içinde olduklarını farketti. Kızla elele koşup çıkışa doğru ilerlemeye başladılar.
Çıkış bir hangarın içindeydi. Lelouch merdivenlerden kafasını uzatıp dışarıya baktı. İçerde Britanya askerlerinden [büyük ihtimalle işten kaytarmaya çalışan] bir grup uzun eşşek oynuyordu. Lelouch şansına küfretti [sesli bir şekilde]. Neyse ki kimse duymamıştı. Aslında o anda telefonu çalmasaydı Lelouch'un şansına küfretmesi anlamsız bile görülebilirdi [farkındayım Lelouch'un telefonun şarjı bitmişti, fakat lütfen mantıklı olarak düşünelim, teröristlerin kullandığı bir kamyonun içinde panikten altınıza kaçıracak haldesiniz, elbette telefon ekranını yanlış görmüş olabilirsiniz]. Çalan polifonik melodinin gürültüsü Britanya'lıları harekete geçirdi. Bir seçimi olmadığını anlayan Lelouch dışarı çıktı. Her ne kadar deli gibi çaktırmadan el hareketleri yapsa da kız da onunla beraber geldi.
"Haydi rus ruleti oynayalım" dedi askerlerden biri duvara yapışmış olan Lelouch'a bakarak.
Lelouch ellerindeki otomatik tabanca ile rulet oynayamayacaklarını söylemek isterdi ama vazgeçti. Aynı anda Britanya askerlerinin Amerikan filmlerine olan sevgisini takdir ediyordu.
"Olm bu herif sidik kokuyo lan" dedi askerlerden biri, Lelouch'u kıpkırmızı yaparak.
"Pöfff... Vur şunu. Midem kalktı yemin ediyorum"
[Aslında askerler şanslı olduklarını bilmiyordu, ilk karşılaştığı askerlerden beri Lelouch'un bağırsakları da inanılmaz bir hızda çalışmaya başlamıştı ve Lelouch son noktaya çoktan dayanmıştı].
Rulet oynamak isteyen adam silahının emniyetini açtı ve ateş etti. Yanındaki kız paçalarından pötür pötür şeyler akan Lelouch'un önüne geçerek kurşunu tam alnına yedi. Lelouch, haline aldırmadan yere düşen kızı tuttu ve tam o sırada kafasının içinde sesler duymaya başladı.
"Ölmek istemiyorsun değil mi? Yaşamak için bir sebebin var."
"Sen... sen"
"Eğer sana güç verirsem yaşamaya devam edebilir misin? Sana bir anlaşma teklif ediyorum. Vericeğim güç karşısında, bir isteğimi kabul ediceksin. Kralların gücü Geass'a sahip olacaksın"
"Pekala anlaşmayı kabul ediyovum. O gücü istiyovum"
Lelouch ayağa kalktı. Eliyle sol gözünü kapatıyordu.
"Buvayı fena pislettim değil mi? Noldu kavşınızdaki sadece bi öğvenci neden ateş etmiyovsunuz. Yoksa favkettiniz mi... sadece vuvulmaya hazı olanla ateş edebiliv"
Lelouch elini gözünden çekti.
"Lelouch Vi Bvitannia size emvediyo... Kaşının"
"Emredersiniz Majesteleri"
Korkutucu bir görüntüydü. Aniden deliler gibi kaşınmaya başlayan askerler kendilerini yere atıyor, kafalarını duvarlara vuruyor, vücutlarındaki her noktaya ateş ediyordu. Bir kaç saniye içinde etraf kan gölüne dönmüş, tüm askerler ölmüştü. Lelouch kendi kendine konuşmaya başladı.
"O günden bevi kendime yalan söylüyovdum. Adım bi yalan, hayatım bi yalan, geçmişim bi yalan. Anlamsız hayatımı kendimce yetevli bulmuş, yapmam gevekenden kaçıyovdum. Fakat avtık elimdeki bu güç vav... O yüzden"
Kimsenin yardıma koşmadığını gören Lelouch kamyondakilere yardım etmek için karşıya geçti. Kamyonun ön kısmı mağazanın içinde olduğu için içerdekilere ulaşamayan Lelouch [nasıl yardımı dokunucaksa] kamyonun damperine atladı. Tam o sırada kamyon harekete geçti ve tekrar yola koyuldu.
"Süpev" dedi Lelouch kendi kendine. Az önce dinlediği konuşmayı hatırlayınca [ki hatırlaması bile midesini tekrar bulandırmaya yetti] Clovis'in bahsettiği olayın bu olduğunu anladı. Hemen cep telefonuna uzandı. Birilerini arayıp durumu haber vermesi gerekiyordu. Daha henüz eline almışken telefon çalmaya başladı. Arayan Rivalz'dı, durumu görmüş olmalıydı.
"Vivalz" diyerek telefonu hemen açtı Lelouch.
"Hacı bişey sorcam. Manchester United mı Bayern mi?"
"Eee.. ne?"
"Çabuk ol, kaza oldu galiba gidip ona bakıcam"
"Eee.. Manchestev'ın eksiği va mı?"
"Yok"
"O zaman Manchestev'ı yaz"
"Tamam görüşürüz"
Lelouch bir an panikle ne dediğini bilmeden konuşmuştu [ne dediğini bilse heralde maçın nerde oynandığını da sorardı], telefona tekrar baktığında kapanmıştı. Eliyle alnına vurdu. Motorda çok fazla yılan oynadığını hatırladı.
Yapacak birşeyi olmayan Lelouch, paniklememeye çalıştı. Etrafına bakıp durumu anlamaya çalıştı. Bundan daha tehlikeli durumlarda da bulunmuştu [Lelouch'un bakış açısına göre Milly'nin onu sınıfta kıstırıp öpmeye çalıştığı anlar daha tehlikeliydi]. Damperde bir kapsül ve üzeri örtülü bir makine vardı.
Lelouch kapsüle yaklaşırken, sürücü kabinini dampere bağlayan kapı açıldı ve içeriden kızıl saçlı bir kız çıktı. Lelouch tam zamanında davranıp kapsülün arkasına saklandı. Kız onu görmeden üzeri örtülü makineye gitti ve örtüyü fırlattı. Lelouch'un makine sandığı şey aslında eski model bir Knightmare'di. Kız zaman kaybetmeden Knightmare'e bindi ve damperin arkasından yola fırladı.
"Yuh" dedi Lelouch kendi kendine. "Ben daha avaba kullanmasını bilmiyovum, elin kızı akülü avaba gibi Knightmave kullanıyo".
Bir süre daha kamyonda hareket ettikten [ve altına işememeye çabaladıktan sonra] çarpma sesi Lelouch'u kendine getirdi [ya da hissettiği ıslaklık da kendine getirmiş olabilir].
Bir süre kamyonun hareket etmediğini gören Lelouch inmek için davranmıştı ki kapsül aniden açıldı [Lelouch'un bu ani durum karşısında sadece ağzından bişeyler kaçırmadığını tahmin etmişsinizdir].
Kapsülün içinde yeşil saçlı bir kız vardı. Lelouch [her ne kadar artık daha fazla hareket etmek istemese de] kıza doğru ilerledi. Kız bilinçsizdi ve beyaz bir deli gömleği giymişti. Lelouch kızın ellerini çözüp onu kamyondan çıkardı.
"Hey sen iyi misin?" dedi Lelouch. Bir taraftan da kıza hafifçe tokat atıyordu.
[Bir kez daha ana kahramanın Lelouch olduğuna şükrediyorum. Başka bir erkek olsa heralde şimdi ikisi bir oteldeydi. Dolayısıyla hikaye de tek bölümden ibaret olurdu.]
Hemen yanlarına çarpan kurşunun sesi Lelouch'un ödünü patlattı [neyseki bu sefer altına birşey kaçırmadı. Büyük ihtimalle kaçıracak bişey kalmamıştı].
Lelouch arkasına baktı. 7-8 Britanya askeri ellerinde silahlar, kamyonun arkasında duran kıza ve Lelouch'a bakıyordu. En öndeki adam silahını oraya doğrultmuştu. Büyük ihtimalle ateş eden oydu.
"Duvun ben bi Bvitanyalı'yım" dedi Lelouch. "Kıza yavdım edin, duvumu iyi değil sanıvım". [Bana yeni bir iççamaşırı getirin demek yerine ilk söylediklerinin "kızı kurtarın" olması Lelouch'un pek şövalye-ruhlu biri olduğunu gösteriyordu, ya da basbaya pis birisi olduğunu.]
"Kızı alıyoruz" dedi silahını tutan adam [Müjde Ar filmlerinden çıkmışcasına]. "Fakat sen bizimle gelmiyorsun"
Lelouch o anda bile adamın çok fazla Amerikan filmi seyretmiş olduğunu anladı. Büyük ihtimalle yıllardır böyle bir fırsatı bekliyordu.
Adam silahını Lelouch'a tutmuş tetiği çekmeye hazırlanırken kamyonun ön kısmı gürültü ile patladı. Kamyonun arkasında olan Lelouch ve kız patlamadan çok etkilenmemişti. [Büyük ihtimalle sidik kokan Lelouch yüzünden] kendine gelen kız ve Lelouch hiç vakit kaybetmeden koşmaya başladı. Ancak o sırada Lelouch bir tünelin içinde olduklarını farketti. Kızla elele koşup çıkışa doğru ilerlemeye başladılar.
Çıkış bir hangarın içindeydi. Lelouch merdivenlerden kafasını uzatıp dışarıya baktı. İçerde Britanya askerlerinden [büyük ihtimalle işten kaytarmaya çalışan] bir grup uzun eşşek oynuyordu. Lelouch şansına küfretti [sesli bir şekilde]. Neyse ki kimse duymamıştı. Aslında o anda telefonu çalmasaydı Lelouch'un şansına küfretmesi anlamsız bile görülebilirdi [farkındayım Lelouch'un telefonun şarjı bitmişti, fakat lütfen mantıklı olarak düşünelim, teröristlerin kullandığı bir kamyonun içinde panikten altınıza kaçıracak haldesiniz, elbette telefon ekranını yanlış görmüş olabilirsiniz]. Çalan polifonik melodinin gürültüsü Britanya'lıları harekete geçirdi. Bir seçimi olmadığını anlayan Lelouch dışarı çıktı. Her ne kadar deli gibi çaktırmadan el hareketleri yapsa da kız da onunla beraber geldi.
"Haydi rus ruleti oynayalım" dedi askerlerden biri duvara yapışmış olan Lelouch'a bakarak.
Lelouch ellerindeki otomatik tabanca ile rulet oynayamayacaklarını söylemek isterdi ama vazgeçti. Aynı anda Britanya askerlerinin Amerikan filmlerine olan sevgisini takdir ediyordu.
"Olm bu herif sidik kokuyo lan" dedi askerlerden biri, Lelouch'u kıpkırmızı yaparak.
"Pöfff... Vur şunu. Midem kalktı yemin ediyorum"
[Aslında askerler şanslı olduklarını bilmiyordu, ilk karşılaştığı askerlerden beri Lelouch'un bağırsakları da inanılmaz bir hızda çalışmaya başlamıştı ve Lelouch son noktaya çoktan dayanmıştı].
Rulet oynamak isteyen adam silahının emniyetini açtı ve ateş etti. Yanındaki kız paçalarından pötür pötür şeyler akan Lelouch'un önüne geçerek kurşunu tam alnına yedi. Lelouch, haline aldırmadan yere düşen kızı tuttu ve tam o sırada kafasının içinde sesler duymaya başladı.
"Ölmek istemiyorsun değil mi? Yaşamak için bir sebebin var."
"Sen... sen"
"Eğer sana güç verirsem yaşamaya devam edebilir misin? Sana bir anlaşma teklif ediyorum. Vericeğim güç karşısında, bir isteğimi kabul ediceksin. Kralların gücü Geass'a sahip olacaksın"
"Pekala anlaşmayı kabul ediyovum. O gücü istiyovum"
Lelouch ayağa kalktı. Eliyle sol gözünü kapatıyordu.
"Buvayı fena pislettim değil mi? Noldu kavşınızdaki sadece bi öğvenci neden ateş etmiyovsunuz. Yoksa favkettiniz mi... sadece vuvulmaya hazı olanla ateş edebiliv"
Lelouch elini gözünden çekti.
"Lelouch Vi Bvitannia size emvediyo... Kaşının"
"Emredersiniz Majesteleri"
Korkutucu bir görüntüydü. Aniden deliler gibi kaşınmaya başlayan askerler kendilerini yere atıyor, kafalarını duvarlara vuruyor, vücutlarındaki her noktaya ateş ediyordu. Bir kaç saniye içinde etraf kan gölüne dönmüş, tüm askerler ölmüştü. Lelouch kendi kendine konuşmaya başladı.
"O günden bevi kendime yalan söylüyovdum. Adım bi yalan, hayatım bi yalan, geçmişim bi yalan. Anlamsız hayatımı kendimce yetevli bulmuş, yapmam gevekenden kaçıyovdum. Fakat avtık elimdeki bu güç vav... O yüzden"
Kıman- Aluminia Fansub
- Mesaj Sayısı : 25
Yaş : 35
Ruh Hali :
Kayıt tarihi : 16/12/08
Geri: Code Geass: Lelouch of The Vebellion
Çok güzel olmuş.İki şey sorucam bunların hepsi ilk bölüm mü ve devam edicek misin
Ryoko Yoichi- Hiper Animeci
- Mesaj Sayısı : 1477
Yaş : 30
Nerden : Roanpur
Ruh Hali :
Kayıt tarihi : 13/12/08
Geri: Code Geass: Lelouch of The Vebellion
Evet ilk bölümdü.
Devamını da eklerim bir ara sanırım ^^
Devamını da eklerim bir ara sanırım ^^
Kıman- Aluminia Fansub
- Mesaj Sayısı : 25
Yaş : 35
Ruh Hali :
Kayıt tarihi : 16/12/08
Geri: Code Geass: Lelouch of The Vebellion
ekle ekle ekle ekle ekle ekle
Ryoko Yoichi- Hiper Animeci
- Mesaj Sayısı : 1477
Yaş : 30
Nerden : Roanpur
Ruh Hali :
Kayıt tarihi : 13/12/08
Geri: Code Geass: Lelouch of The Vebellion
evet ya güzel olmuş beğendim
bluetear- Hiper Animeci
- Mesaj Sayısı : 1079
Yaş : 36
Ruh Hali :
Kayıt tarihi : 02/09/08
Geri: Code Geass: Lelouch of The Vebellion
bende diğer forumdakini okumuşrum. tavsiye ederim arkadaşlar acayip komik. Eline sağlık^^
pikeruchan- Aktif üye
- Mesaj Sayısı : 161
Yaş : 31
Nerden : İzmit
Kayıt tarihi : 22/12/08
Geri: Code Geass: Lelouch of The Vebellion
Devamı var mı yoksa yazılıyo mu
Ryoko Yoichi- Hiper Animeci
- Mesaj Sayısı : 1477
Yaş : 30
Nerden : Roanpur
Ruh Hali :
Kayıt tarihi : 13/12/08
Geri: Code Geass: Lelouch of The Vebellion
Bölüm 2: Oha, Adam Resmen...
Lelouch hala olayların etkisinden kurtulamamıştı. Hangara benzer yerde etrafında Britanya askerlerinin cesetlerine bakarak öylece duruyordu. Daha sonra arkasındaki kıza döndü. Yeşil saçlı kız Lelouch'u kurtarmak için kendi canını feda etmiş, fakat son anda onunla konuşup ona benzersiz bir güç vermişti.
"İstediğin neydi" diye sordu yerde yatan kıza, cevap veremeyeceğini bildiği halde. "Bunun kavşılığında".
Birkaç saniye sonra arkasında bir patlama oldu. Bir Knightmare girişi patlarak içeri girmişti. İlerledi ve Lelouch'u görünce silahını ona doğrulttu.
"Kimsin sen? Burda ne arıyorsun?" sürücü Knightmare'den konuştu.
Lelouch soğukkanlılığını korudu. Elinde bu güç varken istediğini yapabilirdi. "Aşağıya in" diye seslendi.
Knightmare elindeki silahla Lelouch'un etrafına ateş etti. Bir uyarıydı.
Lelouch çabuk düşündü. Görünüşe bakılırsa gücü sadece direk temasla etkili oluyordu. Dikkatli davranması gerekiyordu. "Ben Alan Spacev" dedi ellerini havaya kaldırarak. "Bi dükün oğluyum. ID'm avka cebimde. İstevseniz kontvol edin"
Sürücü bir an için konuşmadı. Önce etraftaki cesetlere baktı. Lelouch'un halini görünce ona inandı [heralde Lelouch'un halinden bahsetmeme gerek yok].
"Aşağıya iniyorum, ellerini havada tut, ID'ni ben alıcam"
Sürücü Knightmare'den aşağıya indi. Elindeki silahı Lelouch'a doğru tutuyordu. Daha fazla beklemeye niyeti olmayan Lelouch gücünü kullanarak konuştu.
"Knightmave'ini bana vev".
Sürücü kadın anahtarlığını fırlattı. "Şifresi Z-E-M-N-İ, ID'si M-I-D-Y-A-L-O"
Lelouch Knightmare'in anahtarını çıkarıp, Tokio Hotel anahtarlığını bi kenara fırlattı. Biraz tedirgin de olsa gidip bindi.
Lelouch hayatında ilk defa bir Knightmare'e biniyordu. "Bvitanya'lı askevle gevçekten de vahatlavına düşkünle" dedi kendi kendine. İçeride yok yoktu. DVD player, LCD televizyon, internet bağlantısı, radyo, klima, mini buzdolabı, kusma torbası, kültablası, bir dolap ve küçük bir lavabo. Koltuğa oturup sağındaki buzdolabını açtı. Lelouch bir kez daha hayretler içinde kaldı. İçinde viski, votka, farklı markalardan bira, tekila ve hatta arkalarda 35'lik rakı bile vardı. İlk başta eli biraya gittiyse de raflarda duran Coca Cola Zero'lardan birini alıp açtı.
Söz konusu olan içki olunca Lelouch hiç de annesinin oğlu değildi. Bir kadeh şarapta sarhoş olup herkesi öpmeye çalışan Lelouch'un annesi İmparatoriçe Marianne doğuştan bir alkolikdi. Lelouch annesini neredeyse hiç elinde viski şişesiz görmemişti. Annesiyle ilgili hatırladığı en net hatıralar Marianne'nin üç şişe viski içip yarı sarhoş haliyle Lelouch'u ve Nunnally'i evin havuzuna fırlattığı zamanlardı. Hizmetçiler ve uşaklar İmparatoriçe'ye birşey diyemediği için çaresiz hemen havuza atlar, ikisini kurtarıp Marianne tekrar çocukları atmak isteyene kadar kurulardı. Zaten bir süre sonra havuzdan sorumlu uşaklar tutulmuştu. Fakat onları da üç ayda bir değiştirmek zorundaydılar. Nedeni ise havuz görevindeki bir uşağın zatürre olup ölmeden önce ortalama üç ay yaşabilmesiydi.
Marianne'nin tek yeteneği kusmadan istediği kadar içki içebilmesi değildi. Günün herhangi bir saati düz çizgi üzerinde yürüyemeyen Marianne, bir Knightmare'e binerse tam anlamıyla canavar olurdu. Knightmare pilotları için bir efsane olan Marianne, Knightmare'de havada takla, parende atar, tek ayak üzerinde yürür, kurbağalama yüzer hatta break dance bile yapabilirdi. En inanılmazı ise dışarı çıktığı zaman bir damla ter akıtmamış olurdu. Bu yüzden Marianne'yi yakından tanımayanlar ona tapardı, tanıyanlar ise ondan kaçardı.
Bu kadar sevilen bir İmparatoriçe'nin ölümü ise elbette tüm ülkeyi yasa boğmuştu [en azından soylu kısmını]. Evinden markete kadar gidip bikaç kasa içki almaya çıkan Marianne, yolda havadan arabasının üzerine düşen bir Knightmare'in altında kalıp can vermişti. En azından bilinen buydu fakat Lelouch annesinin öldüğüne inanmıyordu [hayır, annesini çok sevip inanmak istemediğinden değil]. Ölümünde birçok mantık hatası görüyordu. Bir kere annesi asla markete gitmek için dışarı çıkmazdı, sonuçta eve günde iki kere tırla içki getirilirdi. Hem Marianne her ne kadar sarhoş olursa olsun ya da arabayı park etmedikçe hız ibresini 140'dan aşağı indirme alışkanlığına sahip olmasın, hiç bir şeye vurmazdı ve vurulmazdı. Kilometre sayacı çoktan 9'larla dolu olmasına rağmen arabada bir tane bile çizik yoktu. Lelouch'un fikri, Marianne'nin sahte bir ölüm hikayesiyle başka bir ülkeye kaçıp hayatını yaşadığı yönündeydi. Büyük ihtimalle tüm parası bitince elinde bir viski şişesiyle sarayın önünde dikilip yalan olduğu belli bir kaçırılma hikayesi anlatıcaktı. Eğer İmparator biraz akıllıysa Marianne'nin hesabını boş bırakmazdı.
Kolasından bir yudum alan Lelouch direksiyonun başına geçip nasıl süreceğini düşünmeye başladı. Birkaç kez tavla oyunlarına müdürün arabasını kaçırıp gitmişlerdi [Rivalz'ın motoru ruhsatsız olduğundan dolayı polis el koyduğu için]. Neyse ki Lelouch o zamanlarda Rivalz'ı araba kullanırken dikkatlice izlemişti. Hem Knightmare otomatik vitesti, o kadar da zor olmasa gerek diye düşündü. Şifreyi ve ID'yi girip anahtarı soktu ve çevirdi. Gürültülü bir sesle motor çalışmaya başladı. Lelouch'un önündeki ekran aydınlandı ve yazılar çıkmaya başladı.
6. Jenerasyon Knightmare Frame Sutherland'e Hoşgeldiniz.
Lütfen Kemerlerinizi Takınız. Britanya Ordusu Güvenli Yolculuklar Diler.
Sanki bu kadarı yeterli değilmiş gibi son cümlenin altına MSN'in vazgeçilmez gülen suratı da konulmuştu. Yazılar gitti ve menü açıldı. Dokunmatik ekrandan "Sürücü Modu"nu seçen Lelouch, Knightmare'lerin bu kadar farklı modları olmasına şaşırmıştı. Ekranda sürücü modu, saldırı modu [saldırı modu da tüfek ve kılıç olarak ikiye ayrılıyordu], savunma modu, radar modu, park modu ve koşma modu vardı. Lelouch önceleri Knightmare'i kullanan pilotların hepsini aynı anda yapabilceklerini sanıyordu. Fakat belli ki farklı durumlar için farklı modlara geçmek gerekiyordu. Lelouch bu işin sandığı kadar kolay olmayabileceğini düşündü. Direksiyonu eline alan Lelouch, nefesini tuttu ve gaza bastı.
Hafif bir sarsılmayla Knightmare hareket etmeye başladı. Lelouch direksiyonu çevirip Knightmare'ini aldığı hala aptal aptal etrafa bakınan kadını ezilmekten kurtardı. Hangardan dışarı çıkıp etrafına bir göz attı. Karşısına biri çıkarsa diye ödü koptuğu için saklanıcak bir yer arıyordu. En sonunda harabeye dönmüş bir binaya girerek üst katlara doğru hareket etmeye başladı. Etrafı görebileceği güzel bir yer bularak bağdaş kurup oturdu [evet Knightmare'le].
Lelouch'un görebildiği kadarı ile teröristler ve Britanya askerleri Knightmare'lerde savaşıyorlardı. Lelouch'un tahminine göre teröristler 15 bilemedin 20 dakika daha dayanabilirlerdi. Lelouch Knightmare'i radar moduna aldı [hani şu "ciuv" diye kafalarının açılıp "bip bip" diye etrafı taradıkları şey var ya, işte o]. Ekranda artık Knightmare'in kamerasından dışarının görüntüsü yoktu. Onun yerine bulundukları yerin haritası ve haritanın üzerine etraftaki Knightmare'ler eklenmişti. Lelouch dokunmatik ekranda Knightmare'lerden birinin üzerine parmağıyla tıkladı. Knightmare'in işaretinin hemen yanında küçük bir yazı ile "Britanya Askeri 17" yazdı. Lelouch bu şekilde tek tek her Knightmare'e baktı. Britanya askerlerinin dışında "ÇıLGıN_KaReN, BabaOhgi, Deli_Kadir, NipponBanzai444" gibi isimler de vardı. Lelouch bunların teröristler olduklarını tahmin etti. "ÇıLGıN_KaReN"in isminin üzerine bir daha tıkladı. Bu sefer küçük bir menü açıldı. Menüde şunlar yazıyordu.
Video Araması Yap
Sesli Arama Yap
SMS Gönder
Çaldır Kapa
Gizliden Ara
Lelouch "Sesli Arama Yap" seçeneğine dokundu. Ekranda bir uyarı yazısı çıktı.
Sesli Arama Yapabilmeniz İçin Kişinin Arkadaşlar Listesinde Ekli Olması Lazım
Lelouch hala olayların etkisinden kurtulamamıştı. Hangara benzer yerde etrafında Britanya askerlerinin cesetlerine bakarak öylece duruyordu. Daha sonra arkasındaki kıza döndü. Yeşil saçlı kız Lelouch'u kurtarmak için kendi canını feda etmiş, fakat son anda onunla konuşup ona benzersiz bir güç vermişti.
"İstediğin neydi" diye sordu yerde yatan kıza, cevap veremeyeceğini bildiği halde. "Bunun kavşılığında".
Birkaç saniye sonra arkasında bir patlama oldu. Bir Knightmare girişi patlarak içeri girmişti. İlerledi ve Lelouch'u görünce silahını ona doğrulttu.
"Kimsin sen? Burda ne arıyorsun?" sürücü Knightmare'den konuştu.
Lelouch soğukkanlılığını korudu. Elinde bu güç varken istediğini yapabilirdi. "Aşağıya in" diye seslendi.
Knightmare elindeki silahla Lelouch'un etrafına ateş etti. Bir uyarıydı.
Lelouch çabuk düşündü. Görünüşe bakılırsa gücü sadece direk temasla etkili oluyordu. Dikkatli davranması gerekiyordu. "Ben Alan Spacev" dedi ellerini havaya kaldırarak. "Bi dükün oğluyum. ID'm avka cebimde. İstevseniz kontvol edin"
Sürücü bir an için konuşmadı. Önce etraftaki cesetlere baktı. Lelouch'un halini görünce ona inandı [heralde Lelouch'un halinden bahsetmeme gerek yok].
"Aşağıya iniyorum, ellerini havada tut, ID'ni ben alıcam"
Sürücü Knightmare'den aşağıya indi. Elindeki silahı Lelouch'a doğru tutuyordu. Daha fazla beklemeye niyeti olmayan Lelouch gücünü kullanarak konuştu.
"Knightmave'ini bana vev".
Sürücü kadın anahtarlığını fırlattı. "Şifresi Z-E-M-N-İ, ID'si M-I-D-Y-A-L-O"
Lelouch Knightmare'in anahtarını çıkarıp, Tokio Hotel anahtarlığını bi kenara fırlattı. Biraz tedirgin de olsa gidip bindi.
Lelouch hayatında ilk defa bir Knightmare'e biniyordu. "Bvitanya'lı askevle gevçekten de vahatlavına düşkünle" dedi kendi kendine. İçeride yok yoktu. DVD player, LCD televizyon, internet bağlantısı, radyo, klima, mini buzdolabı, kusma torbası, kültablası, bir dolap ve küçük bir lavabo. Koltuğa oturup sağındaki buzdolabını açtı. Lelouch bir kez daha hayretler içinde kaldı. İçinde viski, votka, farklı markalardan bira, tekila ve hatta arkalarda 35'lik rakı bile vardı. İlk başta eli biraya gittiyse de raflarda duran Coca Cola Zero'lardan birini alıp açtı.
Söz konusu olan içki olunca Lelouch hiç de annesinin oğlu değildi. Bir kadeh şarapta sarhoş olup herkesi öpmeye çalışan Lelouch'un annesi İmparatoriçe Marianne doğuştan bir alkolikdi. Lelouch annesini neredeyse hiç elinde viski şişesiz görmemişti. Annesiyle ilgili hatırladığı en net hatıralar Marianne'nin üç şişe viski içip yarı sarhoş haliyle Lelouch'u ve Nunnally'i evin havuzuna fırlattığı zamanlardı. Hizmetçiler ve uşaklar İmparatoriçe'ye birşey diyemediği için çaresiz hemen havuza atlar, ikisini kurtarıp Marianne tekrar çocukları atmak isteyene kadar kurulardı. Zaten bir süre sonra havuzdan sorumlu uşaklar tutulmuştu. Fakat onları da üç ayda bir değiştirmek zorundaydılar. Nedeni ise havuz görevindeki bir uşağın zatürre olup ölmeden önce ortalama üç ay yaşabilmesiydi.
Marianne'nin tek yeteneği kusmadan istediği kadar içki içebilmesi değildi. Günün herhangi bir saati düz çizgi üzerinde yürüyemeyen Marianne, bir Knightmare'e binerse tam anlamıyla canavar olurdu. Knightmare pilotları için bir efsane olan Marianne, Knightmare'de havada takla, parende atar, tek ayak üzerinde yürür, kurbağalama yüzer hatta break dance bile yapabilirdi. En inanılmazı ise dışarı çıktığı zaman bir damla ter akıtmamış olurdu. Bu yüzden Marianne'yi yakından tanımayanlar ona tapardı, tanıyanlar ise ondan kaçardı.
Bu kadar sevilen bir İmparatoriçe'nin ölümü ise elbette tüm ülkeyi yasa boğmuştu [en azından soylu kısmını]. Evinden markete kadar gidip bikaç kasa içki almaya çıkan Marianne, yolda havadan arabasının üzerine düşen bir Knightmare'in altında kalıp can vermişti. En azından bilinen buydu fakat Lelouch annesinin öldüğüne inanmıyordu [hayır, annesini çok sevip inanmak istemediğinden değil]. Ölümünde birçok mantık hatası görüyordu. Bir kere annesi asla markete gitmek için dışarı çıkmazdı, sonuçta eve günde iki kere tırla içki getirilirdi. Hem Marianne her ne kadar sarhoş olursa olsun ya da arabayı park etmedikçe hız ibresini 140'dan aşağı indirme alışkanlığına sahip olmasın, hiç bir şeye vurmazdı ve vurulmazdı. Kilometre sayacı çoktan 9'larla dolu olmasına rağmen arabada bir tane bile çizik yoktu. Lelouch'un fikri, Marianne'nin sahte bir ölüm hikayesiyle başka bir ülkeye kaçıp hayatını yaşadığı yönündeydi. Büyük ihtimalle tüm parası bitince elinde bir viski şişesiyle sarayın önünde dikilip yalan olduğu belli bir kaçırılma hikayesi anlatıcaktı. Eğer İmparator biraz akıllıysa Marianne'nin hesabını boş bırakmazdı.
Kolasından bir yudum alan Lelouch direksiyonun başına geçip nasıl süreceğini düşünmeye başladı. Birkaç kez tavla oyunlarına müdürün arabasını kaçırıp gitmişlerdi [Rivalz'ın motoru ruhsatsız olduğundan dolayı polis el koyduğu için]. Neyse ki Lelouch o zamanlarda Rivalz'ı araba kullanırken dikkatlice izlemişti. Hem Knightmare otomatik vitesti, o kadar da zor olmasa gerek diye düşündü. Şifreyi ve ID'yi girip anahtarı soktu ve çevirdi. Gürültülü bir sesle motor çalışmaya başladı. Lelouch'un önündeki ekran aydınlandı ve yazılar çıkmaya başladı.
6. Jenerasyon Knightmare Frame Sutherland'e Hoşgeldiniz.
Lütfen Kemerlerinizi Takınız. Britanya Ordusu Güvenli Yolculuklar Diler.
Sanki bu kadarı yeterli değilmiş gibi son cümlenin altına MSN'in vazgeçilmez gülen suratı da konulmuştu. Yazılar gitti ve menü açıldı. Dokunmatik ekrandan "Sürücü Modu"nu seçen Lelouch, Knightmare'lerin bu kadar farklı modları olmasına şaşırmıştı. Ekranda sürücü modu, saldırı modu [saldırı modu da tüfek ve kılıç olarak ikiye ayrılıyordu], savunma modu, radar modu, park modu ve koşma modu vardı. Lelouch önceleri Knightmare'i kullanan pilotların hepsini aynı anda yapabilceklerini sanıyordu. Fakat belli ki farklı durumlar için farklı modlara geçmek gerekiyordu. Lelouch bu işin sandığı kadar kolay olmayabileceğini düşündü. Direksiyonu eline alan Lelouch, nefesini tuttu ve gaza bastı.
Hafif bir sarsılmayla Knightmare hareket etmeye başladı. Lelouch direksiyonu çevirip Knightmare'ini aldığı hala aptal aptal etrafa bakınan kadını ezilmekten kurtardı. Hangardan dışarı çıkıp etrafına bir göz attı. Karşısına biri çıkarsa diye ödü koptuğu için saklanıcak bir yer arıyordu. En sonunda harabeye dönmüş bir binaya girerek üst katlara doğru hareket etmeye başladı. Etrafı görebileceği güzel bir yer bularak bağdaş kurup oturdu [evet Knightmare'le].
Lelouch'un görebildiği kadarı ile teröristler ve Britanya askerleri Knightmare'lerde savaşıyorlardı. Lelouch'un tahminine göre teröristler 15 bilemedin 20 dakika daha dayanabilirlerdi. Lelouch Knightmare'i radar moduna aldı [hani şu "ciuv" diye kafalarının açılıp "bip bip" diye etrafı taradıkları şey var ya, işte o]. Ekranda artık Knightmare'in kamerasından dışarının görüntüsü yoktu. Onun yerine bulundukları yerin haritası ve haritanın üzerine etraftaki Knightmare'ler eklenmişti. Lelouch dokunmatik ekranda Knightmare'lerden birinin üzerine parmağıyla tıkladı. Knightmare'in işaretinin hemen yanında küçük bir yazı ile "Britanya Askeri 17" yazdı. Lelouch bu şekilde tek tek her Knightmare'e baktı. Britanya askerlerinin dışında "ÇıLGıN_KaReN, BabaOhgi, Deli_Kadir, NipponBanzai444" gibi isimler de vardı. Lelouch bunların teröristler olduklarını tahmin etti. "ÇıLGıN_KaReN"in isminin üzerine bir daha tıkladı. Bu sefer küçük bir menü açıldı. Menüde şunlar yazıyordu.
Video Araması Yap
Sesli Arama Yap
SMS Gönder
Çaldır Kapa
Gizliden Ara
Lelouch "Sesli Arama Yap" seçeneğine dokundu. Ekranda bir uyarı yazısı çıktı.
Sesli Arama Yapabilmeniz İçin Kişinin Arkadaşlar Listesinde Ekli Olması Lazım
Kıman- Aluminia Fansub
- Mesaj Sayısı : 25
Yaş : 35
Ruh Hali :
Kayıt tarihi : 16/12/08
Geri: Code Geass: Lelouch of The Vebellion
SMS dışında diğerleri için de aynı şey geçerliydi. Lelouch'un arkadaşlar listesine isim ekleyebilmesi için Knightmare'lerin ID'lerine ihtiyacı vardı. Böylece Lelouch SMS yazmaya karar verdi. Nikini "Zero" olarak değiştirdi ve mesaj ekranını açıp ÇıLGıN_KaReN'e yazmaya başladı.
"ID'ni yazabilir misin? Çok acele lütfen!!!" yazıp gönderdi. Bir dakikadan kısa bir süre sonra cevap geldi.
"blmem ki:/ sni tanıomym?". Lelouch'un hızlı düşünmesi ve hareket etmesi gerekiyordu. Birkaç saniye ne yazacağını düşünüp, dokunmatik ekrana yöneldi.
"Hyr;) ama tanşablrz". Gergin geçen bir dakikadan sonra mesaj geldi.
"Ok cnm. ID'm İ-C-R-İ-H-Ş-E-T. ". Lelouch hemen ID'yi arkadaşlar listesine ekleyip sesli aramaya başladı.
"Alo, Çılgın Kaven?" dedi Lelouch hemen.
"Efendim" dedi karşıdaki ses. Sesi oldukça sakindi, eğer arkadan gelen kurşun sesleri olmasa basbaya yatağa uzanmış telefonla konuştuğunu düşünebilirdiniz.
"Diğevlevini de toplu konuşmaya davet et"
"Sen benimle konuşmayacakmıydın" dedi Karen. Üzülmüş gibiydi.
"Çabuk ol, hadi" diye bağırdı Lelouch. "Sizi kurtarıcam"
"Tamam tamam. Biz zaten toplu konuşmadayız ben seni davet ediyim"
Karen her ne kadar biraz canı sıkkın gibi olsa da Zero'yu konuşmaya davet etti.
"Karen bu kim?" dedi birisi. Ekranda yanıp sönen işarete göre konuşan "BabaOhgi"ydi.
"Yaa, bi arkadaş" diye cevap verdi Karen. "Ekle diye tutturdu".
"Beni dinleyin" diye bağırdı Lelouch. Anlamsız muhabbetlerden sıkılmıştı." Deli Kadiv, NipponBanzaidövtyüzkıvkdövt tam avkanızdan gelen iki Bvitanya Knightmave'i var." Lelouch'un bunu demesi ile birlikte kurşun sesleri kabinin içinde yankılanmaya başladı.
"Sağol dostum" dedi Deli_kadir. Görünüşe bakılırsa halletmişlerdi.
"Baba Ohgi, Çılgın Kaven, Ustaonüç, içinizden beşe kadav sayın, sonva önünüzdeki duvava ateş etmeye başlayın"
Ateş sesleri birkez daha duyuldu. Bu seferki öncekinden daha kısaydı. Bir süre sonra BabaOhgi'nin sesi geldi.
"Duvarın arkasında tam beş tane Knightmare haklamışız." bir an için durakladı. "Teşekkürler, Zero".
Bir süre daha böyle devam etti. Lelouch, Stephen Hawking'e havada rövaşata çeken zekasını verimli bir şekilde kullanıyor, Age of Empires ve Warcraft oynamaktan kazandığı tecrübelerle [ne sandınız, satrançta öğrendiklerini kullanıp, "Çılgın Karen sen çapraz git, BabaOhgi önündeki Knightmare'i al" mı deseydi] taktik üstüne taktik, şaşırtmaca üzerine şaşırtmaca uyguluyor ve Britanya ordusunu bozguna uğratıyordu [Lelouch'un tek derdi taktik düşünmek değildi ne yazık ki. Çılgın Karen savaşın başından beri Lelouch'a SMS göndermeye devam ediyordu. Lelouch en iyi Knightmare pilotunun kalbini kırmamak için her "'tşk cnm;)', 'iyi iş çkardn :muck:', az kalsn ölüodm bebişim:)', 'kz arkdşn warmı?' tarzı mesajlara cevap yazmak zorunda kalıyordu]. Yaklaşık yarım saat içinde durum tamamen tersine dönmüş, savaşın başında arka saflarda Knightmare'lerle futbol maçı yapan askerler dahi ölmüştü. Geriye kalanlar sadece Prens Clovis'in özel aracı ve onu koruyan Knightmare'lerdi. Şu ana kadar herşey Lelouch'un planına uygun olarak gitmişti. Artık sona yaklaşıyordu.
"Saldırıya uğradık" diye bağırdı teröristlerden biri. "Bu da ne böyle? Daha önce hiç görmediğim bi mo...." adam sözünü tamamlayamadı. Bir saniye sonra offline olduğunu belirten "cıcıng" sesi geldi.
"Bize de saldırıyor" dedi başka bir grup.
"Nelev oluyo? Kaç kişilev" diye bağırdı Lelouch. Yeni gelen Knightmare'i radarda göremiyordu. Kontrolü bir an önce eline alması gerekiyordu.
"Bir tane var. Fakat daha önce buna benzer birşey görmemiştim. Oha, adam resmen u.... Ahhhh". Sesi kesildi, bir "cıcıng" daha duyuldu.
Lelouch panik yapmaya başladı. "Bi tane mi?". Sustu. "İnsanlav söz konusu olunca mükemmel plan diye bişey olmadığını öğvenmem lazım sanıvım" dedi sessizce.
"Buraya geldi" dedi panik içinde başka bir ses.
"Oha, adam resmen uç...." ses yine kesildi. Birkaç dakika içinde kabinin içi "cıcıng" sesleri ile dolmaya başlamıştı. Çılgın Karen de bir taraftan SMS'lerle 'aşkitom nldu?' şeklinde mesajlar atmaya devam ediyordu.
Lelouch radara göz attı. Artık olmayan Knightmare'lerin yerine bakınca yeni Knightmare'in Clovis'in bulunduğu yerden gelmiş olduğunu farketti. Ama asıl önemlisi yeni Knightmare Lelouch'a yaklaşıyordu.
Radar modundan çıkıp sürücü moduna geçti. Bir an önce oradan uzaklaşmalıydı. Fakat dışarının görüntüsü ekrana yansıdığı an Lelouch çok geç olduğunu farketti.
Beyaz bir Knightmare karşısına geçmiş duruyordu. Lelouch direksiyonu tutup gaza basmak için hamle yapmıştı ki, inanılmaz birşeye şahit oldu.
"OHA, ADAM VESMEN UÇAN TEKME ATTI" diye haykırdı. Beyaz Knightmare, Lelouch harekete geçmeye çalışırken ani bir şekilde zıplamış ve dönerek tekme atmıştı. Lelouch'un Knightmare'i darbeyi yiyip duvara çarptı. Neyse ki hızla kendine gelen Lelouch tüm gücüyle gaza basıp binadan aşağıya atladı.
Sürücü modundayken Knightmare tekerleklerle hareket ettiği için böyle birşeyi yapmak imkansız diye düşündü Lelouch. Knightmare'in arkasındaki kameranın görüntülerini gösteren ekrana baktığında şüpheleri doğrulanmıştı. Beyaz Knightmare Lelouch'un arkasından hayvan gibi koşuyordu. Knightmare, katliamı silahlarını kullanarak değil sadece koşma modunda yapmıştı.
"Kavşımdaki insan olamaz" diye panikle konuştu Lelouch. "Ancak bi hayvan bunlavı yapabiliv."
Can havliyle sürmeye devam eden Lelouch, arkasına baktığı zaman beyaz Knightmare'in kendisine iyice yaklaştığını gördü. Mükemmel bir plan uygulamıştı, neredeyse tüm Britanya askerlerinden kurtulmuş hedefine çok yaklaşmıştı. Şimdi olmamalı diye düşündü.
Bu düşünceler içindeyken SMS mesajı geldiğini belirten "dup dup" sesiyle kendine geldi. Sağ alt köşeden küçük bir pencere açıldı. Mesajı atan Çılgın Karen'di. "yetştm jijim;)"
Lelouch tekrar arkasına baktığında beyaz Knightmare'in eski model kırmızı bir Knightmare tarafından saldırıya uğradığını gördü. Tüm cephanesini bitiren Çılgın Karen, tüfeği fırlatmış tekme tokat beyaz Knightmare'e dalıyordu. İstemesine rağmen daha fazla izleyecek vakti olmayan Lelouch yoluna devam edip Clovis'in özel aracına doğru yaklaştı. Dikkat çekmemek için "Zero" olan nikini ilk aldığı haldeki "Britanya Askeri 32" olarak değiştirdi. Kimsenin göremeyeceğine emin olduğu bir yerde Knightmare'i parketti. Emniyet kemerini çıkarıp ayağa kalktı ve soyunmaya başladı.
Mide bulandırıcı bir görüntüydü [sanırım burayı geçicem]. Tamamen soyunan Lelouch lavabonun önüne geçip musluğu açtı. Önce avuçlarına su koyup kendini iyice ıslattı. Ardından sabunu alıp vücudunu ovalamaya başladı. İyice sabunlandığından emin olunca tekrar avucuna su alıp dökünmeye başladı. Üzerinden lağım suyu gibi su akıp gidiyordu. Temizlendiğinden emin olan Lelouch yan taraftaki dolabı açıp baktı. Tahmin ettiği gibi içinde bir adet asker üniforması ve kaskı vardı. Fakat Lelouch'un tahmin etmediği kısım üniformanın kadınlar için olduğu idi. Lelouch Knightmare'i çaldığı askerin kadın olduğunu hatırlayıp eliyle alnına vurdu. Yapabilecek birşeyi yoktu.
Lelouch mecburen üniformayı giydi. Lavabonun önündeki aynada kendine baktı. Göğüs bölümü belli bir şekilde sönüktü. Böyle dolaşırsa şüphe uyandırabilirdi. Etrafına bakınıp işine yarayabilecek birşeyler aradı. Sonra aklına buzdolabının içindeki Cola'lar geldi. İki tane kola alıp göğüs bölümüne yerleştirdi. Tekrar aynaya bakan Lelouch fazla dikkat çekici olduğunu düşündü ama aklına başka bir fikir gelmiyordu.
Tekrar koltuğa oturup dokunmatik ekrana yöneldi. "Menü"den "Seçenekler" kısmına
oradan da "Kendini Yoket" kısmına geldi. Çıkan uyarıyı onaylayıp geri sayım süresini 20 dakika olarak ayarladı. Eğer herşey planına uygun giderse 20 dakika sonra burdan uzaklaşmış olurdu. Toplu konuşmadan "biung" sesiyle çıktı. Dolaptaki silahı beline taktı, kaskını başına geçirdi ve Knightmare'den aşağı indi.
"En sonunda kavşıma bivi çıktı" dedi Lelouch karşısında duran askere. Knightmare'den indikten sonra kısa bir süre yürümüş, Clovis'e gittikçe yaklaşmasına rağmen kapının önüne gelene kadar kimseyle karşılaşmamıştı. Sadece bir asker kapıyı koruyordu. "Tahmin ettiğim gibi geniş biv alana yayılmışsınız. Pvensinizi daha iyi kovumanız gevekiv". Kaskını çıkarıp gücünü kullanarak emir verdi. "Buvadan uzaklaş ve beni gövdüğünü unut".
"Evet" diyerek cevap veren asker kaskını takıp koşmaya başladı. Lelouch etrafına bir kez daha bakındı sonra kolaları avuçlayıp düzeltti ve kaskını takıp yürümeye başladı.
"Tüm Britanya askerleri... ateşi kesin. Alan 11.'in Valisi, Prens Clovis La Brittannia olarak size emrediyorum. Tüm askerler ateşi kesin. Britanya'lı veya 11 ayırt etmeksizin tüm yaralılara yardım edin. Prens Clovis La Brittannia olarak size emrediyorum. Ateşi kesin". Clovis mikrofonu kapattı ve silahını kendisine tutan Britanya askerine döndü. "Oldu mu?" diye sordu. "Şimdi ne yapmamı istersin? Senin için şarkı mı söyliyim? Belki de bir el tavla atarız".
"Çok düşüncelisiniz majestelevi" diye cevap verdi Lelouch. "Ama beni şimdiye kadav hiç yenemediğinizi hatıvlatıvım"
"Ne demek istiyorsun kuzum?" dedi Clovis. Sesini sakin tutmaya çalışsa da korktuğu her halinden belliydi.
Lelouch kaskını çıkartıp yere attı. Oda karanlık olduğu için Clovis henüz tam olarak Lelouch'un yüzünü göremiyordu. Lelouch biraz daha yaklaştı.
"Görüşmeyeli uzun zaman oldu, Nii-sama". Lelouch hafifçe gülümsedi silahını hala Clovis'e tutuyordu.
"Ama sen... sen" diyerek kekelemeye başladı Clovis.
"Ölmüş olmam gerekivdi değil mi?" dedi biraz daha gülümseyerek Lelouch.
"Hayır... şey yani evet ama sen... kız olmuşsun" dedi Clovis parmağıyla Lelouch'un sahte göğüslerini gösteriyordu.
"Sapık hevif" diye bağırdı Lelouch. Kıpkırmızı olmuştu. Clovis'in ani hareketi onu şaşırtmıştı. Bir yandan da kollarıyla göğüslerini gizlemeye çalışıyordu. Birkaç saniye sonra ne yaptığının farkına varan Lelouch kendine geldi.
"Kola lan bunlav" diye bağırıp içindeki kolaları yere fırlattı.
"Yaa..." dedi Clovis. Sesinde sanki bir hayalkırıklığı vardı.
Lelouch'un planladığı karizmatik sahne bozulmak üzereydi. Devam etmeye kararlıydı.
"Ben tahtın ikinci sıvadaki 17. vavisi, Lelouch Vi Bvittannia" dedi Lelouch, Clovis'in bir an önce kendine gelmesini umut ederek önünde diz çöktü.
"Lelouch... fakat sen..." dedi Clovis, Lelouch'un suratındaki ifadeyi görünce [ne de olsa "dramadan" anlayan bir kişiliği vardı].
"Ölmüş olmam gevekivdi değil mi?" dedi Lelouch başını kaldırarak. Clovis'in gözlerinin içine bakıyordu. "Gevi döndüm majestelevi, hevşeyi değiştivmek için"
"Şerrrefsiz" diye cevap verdi Clovis.
"ID'ni yazabilir misin? Çok acele lütfen!!!" yazıp gönderdi. Bir dakikadan kısa bir süre sonra cevap geldi.
"blmem ki:/ sni tanıomym?". Lelouch'un hızlı düşünmesi ve hareket etmesi gerekiyordu. Birkaç saniye ne yazacağını düşünüp, dokunmatik ekrana yöneldi.
"Hyr;) ama tanşablrz". Gergin geçen bir dakikadan sonra mesaj geldi.
"Ok cnm. ID'm İ-C-R-İ-H-Ş-E-T. ". Lelouch hemen ID'yi arkadaşlar listesine ekleyip sesli aramaya başladı.
"Alo, Çılgın Kaven?" dedi Lelouch hemen.
"Efendim" dedi karşıdaki ses. Sesi oldukça sakindi, eğer arkadan gelen kurşun sesleri olmasa basbaya yatağa uzanmış telefonla konuştuğunu düşünebilirdiniz.
"Diğevlevini de toplu konuşmaya davet et"
"Sen benimle konuşmayacakmıydın" dedi Karen. Üzülmüş gibiydi.
"Çabuk ol, hadi" diye bağırdı Lelouch. "Sizi kurtarıcam"
"Tamam tamam. Biz zaten toplu konuşmadayız ben seni davet ediyim"
Karen her ne kadar biraz canı sıkkın gibi olsa da Zero'yu konuşmaya davet etti.
"Karen bu kim?" dedi birisi. Ekranda yanıp sönen işarete göre konuşan "BabaOhgi"ydi.
"Yaa, bi arkadaş" diye cevap verdi Karen. "Ekle diye tutturdu".
"Beni dinleyin" diye bağırdı Lelouch. Anlamsız muhabbetlerden sıkılmıştı." Deli Kadiv, NipponBanzaidövtyüzkıvkdövt tam avkanızdan gelen iki Bvitanya Knightmave'i var." Lelouch'un bunu demesi ile birlikte kurşun sesleri kabinin içinde yankılanmaya başladı.
"Sağol dostum" dedi Deli_kadir. Görünüşe bakılırsa halletmişlerdi.
"Baba Ohgi, Çılgın Kaven, Ustaonüç, içinizden beşe kadav sayın, sonva önünüzdeki duvava ateş etmeye başlayın"
Ateş sesleri birkez daha duyuldu. Bu seferki öncekinden daha kısaydı. Bir süre sonra BabaOhgi'nin sesi geldi.
"Duvarın arkasında tam beş tane Knightmare haklamışız." bir an için durakladı. "Teşekkürler, Zero".
Bir süre daha böyle devam etti. Lelouch, Stephen Hawking'e havada rövaşata çeken zekasını verimli bir şekilde kullanıyor, Age of Empires ve Warcraft oynamaktan kazandığı tecrübelerle [ne sandınız, satrançta öğrendiklerini kullanıp, "Çılgın Karen sen çapraz git, BabaOhgi önündeki Knightmare'i al" mı deseydi] taktik üstüne taktik, şaşırtmaca üzerine şaşırtmaca uyguluyor ve Britanya ordusunu bozguna uğratıyordu [Lelouch'un tek derdi taktik düşünmek değildi ne yazık ki. Çılgın Karen savaşın başından beri Lelouch'a SMS göndermeye devam ediyordu. Lelouch en iyi Knightmare pilotunun kalbini kırmamak için her "'tşk cnm;)', 'iyi iş çkardn :muck:', az kalsn ölüodm bebişim:)', 'kz arkdşn warmı?' tarzı mesajlara cevap yazmak zorunda kalıyordu]. Yaklaşık yarım saat içinde durum tamamen tersine dönmüş, savaşın başında arka saflarda Knightmare'lerle futbol maçı yapan askerler dahi ölmüştü. Geriye kalanlar sadece Prens Clovis'in özel aracı ve onu koruyan Knightmare'lerdi. Şu ana kadar herşey Lelouch'un planına uygun olarak gitmişti. Artık sona yaklaşıyordu.
"Saldırıya uğradık" diye bağırdı teröristlerden biri. "Bu da ne böyle? Daha önce hiç görmediğim bi mo...." adam sözünü tamamlayamadı. Bir saniye sonra offline olduğunu belirten "cıcıng" sesi geldi.
"Bize de saldırıyor" dedi başka bir grup.
"Nelev oluyo? Kaç kişilev" diye bağırdı Lelouch. Yeni gelen Knightmare'i radarda göremiyordu. Kontrolü bir an önce eline alması gerekiyordu.
"Bir tane var. Fakat daha önce buna benzer birşey görmemiştim. Oha, adam resmen u.... Ahhhh". Sesi kesildi, bir "cıcıng" daha duyuldu.
Lelouch panik yapmaya başladı. "Bi tane mi?". Sustu. "İnsanlav söz konusu olunca mükemmel plan diye bişey olmadığını öğvenmem lazım sanıvım" dedi sessizce.
"Buraya geldi" dedi panik içinde başka bir ses.
"Oha, adam resmen uç...." ses yine kesildi. Birkaç dakika içinde kabinin içi "cıcıng" sesleri ile dolmaya başlamıştı. Çılgın Karen de bir taraftan SMS'lerle 'aşkitom nldu?' şeklinde mesajlar atmaya devam ediyordu.
Lelouch radara göz attı. Artık olmayan Knightmare'lerin yerine bakınca yeni Knightmare'in Clovis'in bulunduğu yerden gelmiş olduğunu farketti. Ama asıl önemlisi yeni Knightmare Lelouch'a yaklaşıyordu.
Radar modundan çıkıp sürücü moduna geçti. Bir an önce oradan uzaklaşmalıydı. Fakat dışarının görüntüsü ekrana yansıdığı an Lelouch çok geç olduğunu farketti.
Beyaz bir Knightmare karşısına geçmiş duruyordu. Lelouch direksiyonu tutup gaza basmak için hamle yapmıştı ki, inanılmaz birşeye şahit oldu.
"OHA, ADAM VESMEN UÇAN TEKME ATTI" diye haykırdı. Beyaz Knightmare, Lelouch harekete geçmeye çalışırken ani bir şekilde zıplamış ve dönerek tekme atmıştı. Lelouch'un Knightmare'i darbeyi yiyip duvara çarptı. Neyse ki hızla kendine gelen Lelouch tüm gücüyle gaza basıp binadan aşağıya atladı.
Sürücü modundayken Knightmare tekerleklerle hareket ettiği için böyle birşeyi yapmak imkansız diye düşündü Lelouch. Knightmare'in arkasındaki kameranın görüntülerini gösteren ekrana baktığında şüpheleri doğrulanmıştı. Beyaz Knightmare Lelouch'un arkasından hayvan gibi koşuyordu. Knightmare, katliamı silahlarını kullanarak değil sadece koşma modunda yapmıştı.
"Kavşımdaki insan olamaz" diye panikle konuştu Lelouch. "Ancak bi hayvan bunlavı yapabiliv."
Can havliyle sürmeye devam eden Lelouch, arkasına baktığı zaman beyaz Knightmare'in kendisine iyice yaklaştığını gördü. Mükemmel bir plan uygulamıştı, neredeyse tüm Britanya askerlerinden kurtulmuş hedefine çok yaklaşmıştı. Şimdi olmamalı diye düşündü.
Bu düşünceler içindeyken SMS mesajı geldiğini belirten "dup dup" sesiyle kendine geldi. Sağ alt köşeden küçük bir pencere açıldı. Mesajı atan Çılgın Karen'di. "yetştm jijim;)"
Lelouch tekrar arkasına baktığında beyaz Knightmare'in eski model kırmızı bir Knightmare tarafından saldırıya uğradığını gördü. Tüm cephanesini bitiren Çılgın Karen, tüfeği fırlatmış tekme tokat beyaz Knightmare'e dalıyordu. İstemesine rağmen daha fazla izleyecek vakti olmayan Lelouch yoluna devam edip Clovis'in özel aracına doğru yaklaştı. Dikkat çekmemek için "Zero" olan nikini ilk aldığı haldeki "Britanya Askeri 32" olarak değiştirdi. Kimsenin göremeyeceğine emin olduğu bir yerde Knightmare'i parketti. Emniyet kemerini çıkarıp ayağa kalktı ve soyunmaya başladı.
Mide bulandırıcı bir görüntüydü [sanırım burayı geçicem]. Tamamen soyunan Lelouch lavabonun önüne geçip musluğu açtı. Önce avuçlarına su koyup kendini iyice ıslattı. Ardından sabunu alıp vücudunu ovalamaya başladı. İyice sabunlandığından emin olunca tekrar avucuna su alıp dökünmeye başladı. Üzerinden lağım suyu gibi su akıp gidiyordu. Temizlendiğinden emin olan Lelouch yan taraftaki dolabı açıp baktı. Tahmin ettiği gibi içinde bir adet asker üniforması ve kaskı vardı. Fakat Lelouch'un tahmin etmediği kısım üniformanın kadınlar için olduğu idi. Lelouch Knightmare'i çaldığı askerin kadın olduğunu hatırlayıp eliyle alnına vurdu. Yapabilecek birşeyi yoktu.
Lelouch mecburen üniformayı giydi. Lavabonun önündeki aynada kendine baktı. Göğüs bölümü belli bir şekilde sönüktü. Böyle dolaşırsa şüphe uyandırabilirdi. Etrafına bakınıp işine yarayabilecek birşeyler aradı. Sonra aklına buzdolabının içindeki Cola'lar geldi. İki tane kola alıp göğüs bölümüne yerleştirdi. Tekrar aynaya bakan Lelouch fazla dikkat çekici olduğunu düşündü ama aklına başka bir fikir gelmiyordu.
Tekrar koltuğa oturup dokunmatik ekrana yöneldi. "Menü"den "Seçenekler" kısmına
oradan da "Kendini Yoket" kısmına geldi. Çıkan uyarıyı onaylayıp geri sayım süresini 20 dakika olarak ayarladı. Eğer herşey planına uygun giderse 20 dakika sonra burdan uzaklaşmış olurdu. Toplu konuşmadan "biung" sesiyle çıktı. Dolaptaki silahı beline taktı, kaskını başına geçirdi ve Knightmare'den aşağı indi.
"En sonunda kavşıma bivi çıktı" dedi Lelouch karşısında duran askere. Knightmare'den indikten sonra kısa bir süre yürümüş, Clovis'e gittikçe yaklaşmasına rağmen kapının önüne gelene kadar kimseyle karşılaşmamıştı. Sadece bir asker kapıyı koruyordu. "Tahmin ettiğim gibi geniş biv alana yayılmışsınız. Pvensinizi daha iyi kovumanız gevekiv". Kaskını çıkarıp gücünü kullanarak emir verdi. "Buvadan uzaklaş ve beni gövdüğünü unut".
"Evet" diyerek cevap veren asker kaskını takıp koşmaya başladı. Lelouch etrafına bir kez daha bakındı sonra kolaları avuçlayıp düzeltti ve kaskını takıp yürümeye başladı.
"Tüm Britanya askerleri... ateşi kesin. Alan 11.'in Valisi, Prens Clovis La Brittannia olarak size emrediyorum. Tüm askerler ateşi kesin. Britanya'lı veya 11 ayırt etmeksizin tüm yaralılara yardım edin. Prens Clovis La Brittannia olarak size emrediyorum. Ateşi kesin". Clovis mikrofonu kapattı ve silahını kendisine tutan Britanya askerine döndü. "Oldu mu?" diye sordu. "Şimdi ne yapmamı istersin? Senin için şarkı mı söyliyim? Belki de bir el tavla atarız".
"Çok düşüncelisiniz majestelevi" diye cevap verdi Lelouch. "Ama beni şimdiye kadav hiç yenemediğinizi hatıvlatıvım"
"Ne demek istiyorsun kuzum?" dedi Clovis. Sesini sakin tutmaya çalışsa da korktuğu her halinden belliydi.
Lelouch kaskını çıkartıp yere attı. Oda karanlık olduğu için Clovis henüz tam olarak Lelouch'un yüzünü göremiyordu. Lelouch biraz daha yaklaştı.
"Görüşmeyeli uzun zaman oldu, Nii-sama". Lelouch hafifçe gülümsedi silahını hala Clovis'e tutuyordu.
"Ama sen... sen" diyerek kekelemeye başladı Clovis.
"Ölmüş olmam gerekivdi değil mi?" dedi biraz daha gülümseyerek Lelouch.
"Hayır... şey yani evet ama sen... kız olmuşsun" dedi Clovis parmağıyla Lelouch'un sahte göğüslerini gösteriyordu.
"Sapık hevif" diye bağırdı Lelouch. Kıpkırmızı olmuştu. Clovis'in ani hareketi onu şaşırtmıştı. Bir yandan da kollarıyla göğüslerini gizlemeye çalışıyordu. Birkaç saniye sonra ne yaptığının farkına varan Lelouch kendine geldi.
"Kola lan bunlav" diye bağırıp içindeki kolaları yere fırlattı.
"Yaa..." dedi Clovis. Sesinde sanki bir hayalkırıklığı vardı.
Lelouch'un planladığı karizmatik sahne bozulmak üzereydi. Devam etmeye kararlıydı.
"Ben tahtın ikinci sıvadaki 17. vavisi, Lelouch Vi Bvittannia" dedi Lelouch, Clovis'in bir an önce kendine gelmesini umut ederek önünde diz çöktü.
"Lelouch... fakat sen..." dedi Clovis, Lelouch'un suratındaki ifadeyi görünce [ne de olsa "dramadan" anlayan bir kişiliği vardı].
"Ölmüş olmam gevekivdi değil mi?" dedi Lelouch başını kaldırarak. Clovis'in gözlerinin içine bakıyordu. "Gevi döndüm majestelevi, hevşeyi değiştivmek için"
"Şerrrefsiz" diye cevap verdi Clovis.
Kıman- Aluminia Fansub
- Mesaj Sayısı : 25
Yaş : 35
Ruh Hali :
Kayıt tarihi : 16/12/08
Similar topics
» Code Geass Lelouch of the Rebellion R2 ED2 Single - Waga Routashi Aku no Hana
» Code geass r2
» Code Geass
» Code Geass R2 Avi/mkv
» code geass r2 gg
» Code geass r2
» Code Geass
» Code Geass R2 Avi/mkv
» code geass r2 gg
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz