Attila İlhan Şiirleri
+3
sado
MetatroN
FindaSoul4$ale
7 posters
1 sayfadaki 1 sayfası
Attila İlhan Şiirleri
Biraz Paris
1. place pigalle
telefonlarla geldi telaşlı ve ürkek
birdenbire geldi beklemiyordum
hayli dargın sesi kalın ve titrek
umutsuzluğuma geldi oysa yorgundum
üstelik incittim de istemeyerek
akşamdı samanyolu patlamıştı
bütün sacre coeur silme akordeon
mulhouse'lu muydu neydi işte unuttum
ilk yudumda ağlamaya başlamıştı
şakakları ter içinde gece saat on
kibrit aranıyor göğüs geçirerek
bütün sevgilerinde yanılmıştı
bir omzuna almış sanki gökyüzünü
dudakları masmavi alsace lorrain
yüzü cermenlerin en eski hüznü
hölderlin bakıyor sisli gözlerinden
ellerini şöyle okşayacak oldum
duydum nabzının gök gürültüsünü
adı yağmur mu akşamüstü mü
uzak bir panayırda ip atlayan çocuklar
dalgalar vurdukça sarsılan mendirek
gecesi kaydı mı nedense beni arar
dilinde özürler bilerek bilmeyerek
zenciler çaldı mı cazın hali başka
oturduğu yerde içtikçe eksilerek
barın camlarına orospular çiziliyor
özlem büyük korku epeyce şaka
telefonlarla geldi telaşlı ve ürkek
birdenbire geldi beklemiyordum
hanidir içimden bir başkası geçiyor
gözlerim hanidir ondan uzakta
hölderlin'i bırakmıştım artık sevmiyordum
1. place pigalle
telefonlarla geldi telaşlı ve ürkek
birdenbire geldi beklemiyordum
hayli dargın sesi kalın ve titrek
umutsuzluğuma geldi oysa yorgundum
üstelik incittim de istemeyerek
akşamdı samanyolu patlamıştı
bütün sacre coeur silme akordeon
mulhouse'lu muydu neydi işte unuttum
ilk yudumda ağlamaya başlamıştı
şakakları ter içinde gece saat on
kibrit aranıyor göğüs geçirerek
bütün sevgilerinde yanılmıştı
bir omzuna almış sanki gökyüzünü
dudakları masmavi alsace lorrain
yüzü cermenlerin en eski hüznü
hölderlin bakıyor sisli gözlerinden
ellerini şöyle okşayacak oldum
duydum nabzının gök gürültüsünü
adı yağmur mu akşamüstü mü
uzak bir panayırda ip atlayan çocuklar
dalgalar vurdukça sarsılan mendirek
gecesi kaydı mı nedense beni arar
dilinde özürler bilerek bilmeyerek
zenciler çaldı mı cazın hali başka
oturduğu yerde içtikçe eksilerek
barın camlarına orospular çiziliyor
özlem büyük korku epeyce şaka
telefonlarla geldi telaşlı ve ürkek
birdenbire geldi beklemiyordum
hanidir içimden bir başkası geçiyor
gözlerim hanidir ondan uzakta
hölderlin'i bırakmıştım artık sevmiyordum
En son FindaSoul4$ale tarafından Ptsi 22 Ara. - 15:24 tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Geri: Attila İlhan Şiirleri
Herşeyi Birden İstemek
yanıldığımız herşeyi birden istemekti
isteği gerçekleştirmez isteğin yoğunluğu
ihtiyaç başka bir boyuta geçmekti
devreden çıkarıp gereksiz sorumluluğu
yanıldığımız herşeyi birden istemekti
isteği gerçekleştirmez isteğin yoğunluğu
ihtiyaç başka bir boyuta geçmekti
devreden çıkarıp gereksiz sorumluluğu
Geri: Attila İlhan Şiirleri
Elimden Gelen Bu
Elimden gelen bu ben iki kişiyim
Çoğalmak neyse ne azalmak zor
Birisi seni her an bırakıp gittiğim
Öbürü kan gibi tutulmuş seviyor
Ağzındaki acı alnındaki çizgiyim
Gözlerine kirli bir bulut getirdim
Hiçbir sevinç aydınlığı onu silemiyor
Elimden gelen bu ben iki kişiyim
Birisi kapadığın kapılardan gitmiyor
Yağmur yağmaksa o güneş açmaksa o
Bir yerin üşüse onun sıcaklığı
Öbürü en içten çağrını işitmiyor
Alıp tutmaksa o basıp gitmekse o
Bakışları kıyısız deniz uzaklığı
Elimden gelen bu ben iki kişiyim
İkisi birden çıkmaya uğraşıyor
Bilmem ki hangisinden nasıl vazgeçeyim
Birisi yeni baştan serüvene başlamış
Öbürü silahında son mermiyi sıkıyor
Çoğalmak neyse ne azalmak zor
Elimden gelen bu ben iki kişiyim
Çoğalmak neyse ne azalmak zor
Birisi seni her an bırakıp gittiğim
Öbürü kan gibi tutulmuş seviyor
Ağzındaki acı alnındaki çizgiyim
Gözlerine kirli bir bulut getirdim
Hiçbir sevinç aydınlığı onu silemiyor
Elimden gelen bu ben iki kişiyim
Birisi kapadığın kapılardan gitmiyor
Yağmur yağmaksa o güneş açmaksa o
Bir yerin üşüse onun sıcaklığı
Öbürü en içten çağrını işitmiyor
Alıp tutmaksa o basıp gitmekse o
Bakışları kıyısız deniz uzaklığı
Elimden gelen bu ben iki kişiyim
İkisi birden çıkmaya uğraşıyor
Bilmem ki hangisinden nasıl vazgeçeyim
Birisi yeni baştan serüvene başlamış
Öbürü silahında son mermiyi sıkıyor
Çoğalmak neyse ne azalmak zor
Geri: Attila İlhan Şiirleri
Belki Gelmem Gelemem
Sen istinyede bekle ben burdayım
İçimde köpek gibi havlayan yalnızlığım
Çünkü ben buradayım karanlıktayım
Belki gelmem gelemem beş dakika bekle git
Çünkü elimi kestim beni kan tutuyor
Şarabım bütün ekşi suyum soğuk
Yanımda olmadın mı seni daha bir çok seviyorum
Belki gelmem gelemem beş dakika bekle git
Yüzünü ıslatmadan ağlayabilir misin
Yarı geceden sonra telefon ettin mi hiç
Karanlık adamlar hüvviyetini sordu mu
Ben senin olmadığını arıyorum
Belki gelmem gelemem beş dakika bekle git
Belki gelmem gelemem beş dakika bekle git
Bana ait ne varsa hepsi seni korkutuyor sana ait ne varsa
Hiçbiri benim değil
Belki ölmek hakkımı kullanıyorum
Belki gelmem gelemem 5 dakika bekle git
Belki gelmem gelemem 5 dakika bekle git
Sen istinyede bekle ben burdayım
İçimde köpek gibi havlayan yalnızlığım
Çünkü ben buradayım karanlıktayım
Belki gelmem gelemem beş dakika bekle git
Çünkü elimi kestim beni kan tutuyor
Şarabım bütün ekşi suyum soğuk
Yanımda olmadın mı seni daha bir çok seviyorum
Belki gelmem gelemem beş dakika bekle git
Yüzünü ıslatmadan ağlayabilir misin
Yarı geceden sonra telefon ettin mi hiç
Karanlık adamlar hüvviyetini sordu mu
Ben senin olmadığını arıyorum
Belki gelmem gelemem beş dakika bekle git
Belki gelmem gelemem beş dakika bekle git
Bana ait ne varsa hepsi seni korkutuyor sana ait ne varsa
Hiçbiri benim değil
Belki ölmek hakkımı kullanıyorum
Belki gelmem gelemem 5 dakika bekle git
Belki gelmem gelemem 5 dakika bekle git
Geri: Attila İlhan Şiirleri
Sen Burada Bir Yabancısın
bu rüzgarın tadı senin hiç tatmadığın
bu yolcular bilmediğin bir yerden geliyor
konuştukları dil ömrünce duymadığın
gözlerini sakla sen burda bir yabancısın
akşam tren raylarına yağmur yağıyor
devrilmiş bu sokak ayak basmadığın
çarmıha gerilmiş afişler ıslanıyor
karanlıkta bir kadın tanımadığın
bir şeyler söylüyor anlamadığın
şüpheli oteller üstüne geriniyor
sen burda bir yabancısın saklanmalısın
akşam tren raylarına yağmur yağıyor
bu rüzgarın tadı senin hiç tatmadığın
bu yolcular bilmediğin bir yerden geliyor
konuştukları dil ömrünce duymadığın
gözlerini sakla sen burda bir yabancısın
akşam tren raylarına yağmur yağıyor
devrilmiş bu sokak ayak basmadığın
çarmıha gerilmiş afişler ıslanıyor
karanlıkta bir kadın tanımadığın
bir şeyler söylüyor anlamadığın
şüpheli oteller üstüne geriniyor
sen burda bir yabancısın saklanmalısın
akşam tren raylarına yağmur yağıyor
Geri: Attila İlhan Şiirleri
bu şiirler için teşekkür ederim Finda :> ancak atilla ilhan değil bu şiirleri yazan .Attila İlhan
MetatroN- Süper Animeci
- Mesaj Sayısı : 452
Ruh Hali :
Kayıt tarihi : 07/05/08
Geri: Attila İlhan Şiirleri
Attila İlhan'ın en sevdiğim şiirlerinden biridir Barakmuslu Mezarlığı. Paylaşmak istedim....
Kuş uçmaz, kervan geçmez, karanlık tuttu yolları
Gözün gönlün kararmış sen nasıl gecesin hey gidi
Buğdaysız, çavdarsız kara ekmeğe benzersin
Yıldızların, hani yıldızların, çiçeklerin nerdeler
Kalbin neden durmuş rüzgarı kesilmiş değirmen gibi
Suya indi çakallar, suya indi söğüt dalları
Barakmuslu mezarlığı kımıldanır için için
Barakmuslu mezarlığında seyran seyran ölüler
Kuş uçmaz, kervan geçmez, karanlık tuttu yolları
Gözün gönlün kararmış sen nasıl gecesin hey gidi
Ben ne inim ne cinim, ben bir garip ademim
Barakmuslu köyünden selamsız oğlu bekir
Yıkılası hanede sekiz boğaz altıma bakar
Ben kendimi toprak bilirim, toprak beni baba bilir
Benim köyümde avrat bile toprak gibi sevilir
Ben ne inim ne cinim, ben bir garip ademim
Nideyim bu mezarda babam yok, yalnız anam var
Dedem yok bu mezarda, fukara ninem yatar
Söyleyin dağlar taşlar ben selamsız oğlu bekir
İki gözüm iki ateş parçası, iki taş parçası iki elim
Yıkılası hanede sekiz boğaz altıma bakar
Gece düşer, barakmuslu mezarlığı dirilir
Barakmuslu mezarlığında seyran seyran ölüler
Bir giden bir daha dönmez, gitti gider
Sen harami yusuf, her yaranda bir çiçek açmış
Sen hasretlik şakir, mapuslarda ölen şakir
Evladım kadir nasıldı o seni dağda mı vurdular?
Ya hüsne gelin, yar yoluna serden geçmiş
Fadimem, sıtmalar girdi kanına fadimem
Barakmuslu mezarlığı cümlemize mekân oldu
Barakmuslu mezarlığında koyun koyuna girdiler
Bir giden bir daha dönmez, gitti gider
Barakmuslu mezarlığı cümlemize mekân oldu
İki elim kızıl kanda selamsız oğlu bekirim
Hem babam hem dedem yad ellerde kurban oldu
Herkesin kökü toprakta, bir ben köksüz gibiyim
Şavkın yok, ateşin yok, sen nasıl gecesin hey gidi
Gözün gönlün kararmış, tadın tuzun kalmamış
Yıldızların, hani yıldızların, çiçeklerin nerdeler
Ben ne inim ne cinim, selamsız oğlu bekirim
Benim babam, benim dedem yad ellerde öldüler
Bir giden bir daha dönmez, gitti gider
Neylersin oğlum bekir, bak işte ben dedenim
Benim mezarım yoktur dardanos şehitleri de
Kül oldu yirmi üç baharım kıvırcık bir mart günü
Başımı ayrı gömdüler, gövdemi ayrı gömdüler
Ya gazi ya şehit diye geldik, şehit olduk
İki gözümle gördüm topların ölüm tükürdüğünü
Tövbeler olsun göklerin veremli gibi öksürdüğünü
Neylersin oğlum bekir, şehitlik alın yazısı
Benim dedemin de trablustan geldi künyesi
Biraderim ismail vurulmuş akar kanları
Ah şipkanın balkanları, ah şipkanın balkanları
Ninen köyde uyudu, biz gazada uyuduk
Kırıldı kanadımız, kaldık çöllerde
Ya gazi ya şehit diye geldik, şehit olduk
Ben sakaryada bir kavak ağacıyım, yel eser inlerim
Sakarya ığranıp gider, ben sakaryayı beklerim
Selamsız duran çavuş barakmusludan
Ah başıma gelenler, yapraklarım, gözlerim
Ben sakaryada bir kavak ağacıyım, yel eser inlerim
Benim mezarım yoktur, ben üçüncü taburdan
Bir kahpenin kurşunu geldi, gelip ciğerimi deldi
"At ölür meydan kalır, yiğit ölür şan kalır"
Ben öldüm, selamsız çavuştan bir garip kavak kaldı
Telli kavak, telli kavak ne uzarsın boyuna
Suya indi çakallar, suya indi söğüt dalları
Söğüt yaprağı narin, gözlerim yanıyor gözlerim
Kuş uçmaz, kervan geçmez, karanlık tuttu yolları
Ben ne inim, ne cinim siz kimsiniz? kimsiniz?
Derviş gibi nerden gelip böyle nereye gittiniz?
Barakmuslu mezarlığı kımıldanır için için
Benim dedem benim babam yad ellerde öldüler
Yüreğimi zehir ettin sen nasıl gecesin hey gidi
Kapkara, gözü yaşlı mezar taşına benzersin
Yıldızların, hani yıldızların, çiçeklerin nerdeler
Ben ne inim ne cinim, selamsız oğlu bekirim
Yad elde ölmek istemem, dedem gibi babam gibi
İki elim kızıl kanda, sekiz boğaz altıma bakar
Ağlar mı şipkanın balkanları, ben ağlarım
Babam duran çavuştan, kavak ağacından dilerim
Telli kavak, amanın telli kavak derdime bir çare
Yüreğimde bir yılan çöreklenmiş yatar
Barakmuslu köyündenim, selamsız oğlu bekirim
Ben bu köyde doğmuşum, bu köyde ölmek isterim
Kuş uçmaz, kervan geçmez, karanlık tuttu yolları
Gözün gönlün kararmış sen nasıl gecesin hey gidi
Buğdaysız, çavdarsız kara ekmeğe benzersin
Yıldızların, hani yıldızların, çiçeklerin nerdeler
Kalbin neden durmuş rüzgarı kesilmiş değirmen gibi
Suya indi çakallar, suya indi söğüt dalları
Barakmuslu mezarlığı kımıldanır için için
Barakmuslu mezarlığında seyran seyran ölüler
Kuş uçmaz, kervan geçmez, karanlık tuttu yolları
Gözün gönlün kararmış sen nasıl gecesin hey gidi
Ben ne inim ne cinim, ben bir garip ademim
Barakmuslu köyünden selamsız oğlu bekir
Yıkılası hanede sekiz boğaz altıma bakar
Ben kendimi toprak bilirim, toprak beni baba bilir
Benim köyümde avrat bile toprak gibi sevilir
Ben ne inim ne cinim, ben bir garip ademim
Nideyim bu mezarda babam yok, yalnız anam var
Dedem yok bu mezarda, fukara ninem yatar
Söyleyin dağlar taşlar ben selamsız oğlu bekir
İki gözüm iki ateş parçası, iki taş parçası iki elim
Yıkılası hanede sekiz boğaz altıma bakar
Gece düşer, barakmuslu mezarlığı dirilir
Barakmuslu mezarlığında seyran seyran ölüler
Bir giden bir daha dönmez, gitti gider
Sen harami yusuf, her yaranda bir çiçek açmış
Sen hasretlik şakir, mapuslarda ölen şakir
Evladım kadir nasıldı o seni dağda mı vurdular?
Ya hüsne gelin, yar yoluna serden geçmiş
Fadimem, sıtmalar girdi kanına fadimem
Barakmuslu mezarlığı cümlemize mekân oldu
Barakmuslu mezarlığında koyun koyuna girdiler
Bir giden bir daha dönmez, gitti gider
Barakmuslu mezarlığı cümlemize mekân oldu
İki elim kızıl kanda selamsız oğlu bekirim
Hem babam hem dedem yad ellerde kurban oldu
Herkesin kökü toprakta, bir ben köksüz gibiyim
Şavkın yok, ateşin yok, sen nasıl gecesin hey gidi
Gözün gönlün kararmış, tadın tuzun kalmamış
Yıldızların, hani yıldızların, çiçeklerin nerdeler
Ben ne inim ne cinim, selamsız oğlu bekirim
Benim babam, benim dedem yad ellerde öldüler
Bir giden bir daha dönmez, gitti gider
Neylersin oğlum bekir, bak işte ben dedenim
Benim mezarım yoktur dardanos şehitleri de
Kül oldu yirmi üç baharım kıvırcık bir mart günü
Başımı ayrı gömdüler, gövdemi ayrı gömdüler
Ya gazi ya şehit diye geldik, şehit olduk
İki gözümle gördüm topların ölüm tükürdüğünü
Tövbeler olsun göklerin veremli gibi öksürdüğünü
Neylersin oğlum bekir, şehitlik alın yazısı
Benim dedemin de trablustan geldi künyesi
Biraderim ismail vurulmuş akar kanları
Ah şipkanın balkanları, ah şipkanın balkanları
Ninen köyde uyudu, biz gazada uyuduk
Kırıldı kanadımız, kaldık çöllerde
Ya gazi ya şehit diye geldik, şehit olduk
Ben sakaryada bir kavak ağacıyım, yel eser inlerim
Sakarya ığranıp gider, ben sakaryayı beklerim
Selamsız duran çavuş barakmusludan
Ah başıma gelenler, yapraklarım, gözlerim
Ben sakaryada bir kavak ağacıyım, yel eser inlerim
Benim mezarım yoktur, ben üçüncü taburdan
Bir kahpenin kurşunu geldi, gelip ciğerimi deldi
"At ölür meydan kalır, yiğit ölür şan kalır"
Ben öldüm, selamsız çavuştan bir garip kavak kaldı
Telli kavak, telli kavak ne uzarsın boyuna
Suya indi çakallar, suya indi söğüt dalları
Söğüt yaprağı narin, gözlerim yanıyor gözlerim
Kuş uçmaz, kervan geçmez, karanlık tuttu yolları
Ben ne inim, ne cinim siz kimsiniz? kimsiniz?
Derviş gibi nerden gelip böyle nereye gittiniz?
Barakmuslu mezarlığı kımıldanır için için
Benim dedem benim babam yad ellerde öldüler
Yüreğimi zehir ettin sen nasıl gecesin hey gidi
Kapkara, gözü yaşlı mezar taşına benzersin
Yıldızların, hani yıldızların, çiçeklerin nerdeler
Ben ne inim ne cinim, selamsız oğlu bekirim
Yad elde ölmek istemem, dedem gibi babam gibi
İki elim kızıl kanda, sekiz boğaz altıma bakar
Ağlar mı şipkanın balkanları, ben ağlarım
Babam duran çavuştan, kavak ağacından dilerim
Telli kavak, amanın telli kavak derdime bir çare
Yüreğimde bir yılan çöreklenmiş yatar
Barakmuslu köyündenim, selamsız oğlu bekirim
Ben bu köyde doğmuşum, bu köyde ölmek isterim
Geri: Attila İlhan Şiirleri
MUSTAFA KEMAL
dağ başını efkâr almış
gümüş dere durmaz ağlar
gözyaşından kana kesmiş gözlerim
ben ağlarım çayır ağlar çimen ağlar
ağlar ağlar cihan ağlar
mızıkalar iniler ırlam ırlam dövülür
altmış üç ilimiz altmış üç yetim
yıllar gelir geçer kuşlar gelir geçer
her geçen seni bizden parça parça götürür
mustafa'm mustafa kemal'im
diz dövdüm
gözlerim şavkı aktı sakarya'nın suyuna
sakarya'nın suları nâmın söyleşir
hemşehrim sakarya öksüz sakarya
ankara'dan uçan kuşlar
kemal'im der günler günü çağrışır
kahrolur bulutlara karışır
gök bulut yaşmak bulut
uca dağlar dev boyunlu morca dağlar
divan durmuş bekleşir
mustafa'm mustafa kemal'im
nasıl böyle varıp geldin hoşgeldin
çıngı kaymış yalazlanmış gözlerin
şol yüzünde güneş südü sıcaklık
ellerinden öperim mustafa kemal
senin dalın yaprağın biz senin fidanların
biz bunları yapmadık
sen elbette bilirsin bilirsin mustafa kemal
elsiz ayaksız bir yeşil yılan
yaptıklarını yıkıyorlar mustafa kemal
hani bir vakitler kubilay'ı kestiler
çün buyurdun kesenleri astılar
sen uyudun asılanlar dirildi
mustafa'm mustafa kemal'im
karalar kuşanmış karadeniz akmam diyor
dokunmayın ağlamaktan bıkmam diyor
bu gece kıyamet gecesi bu vapur bandırma vapuru
yattığı yer nur olsun mustafa kemal
ben ölümden korkmam diyor
korkmam diyen dilleri toz oldu toprak oldu
değirmen döndü dolandı yıllar oldu
bir kusur işledik bağışlar mı kimbilir
o bize öğretmedi kazan kaldırmasını
günahı vebali öğretenin boynuna
erdirip oldurana ana avrat sövmesini
yüreğim kırıldı kanım kurudu
var git karadeniz var git başımdan
mızıka çalındı düğün mü sandın
bir yol koyup gideni gelir mi sandın
mustafa'm mustafa kemal'im
ankara'nın taşına bak
tut ki baktım uzar gider efkârım
çayır ağlar çimen ağlar ben ağlarım
gözlerimin yaşına bak
ankara kalesi'nde rasattepe'de
bir akça şahan gezer dolanır
yaşın yaşın mezarını aranır
şu dünyanın işine bak
mustafa'm mustafa kemal'im
Bu da benim en sevdiğim şiiri Attila İlhan'ın...
Geri: Attila İlhan Şiirleri
severim kendisini
hele bizim bölüm başkanı bir okur şiirlerini
inanamazsınız
hele bizim bölüm başkanı bir okur şiirlerini
inanamazsınız
mavi_61- Aktif üye
- Mesaj Sayısı : 232
Yaş : 36
Nerden : 61 VATAN 06 mekan
Ruh Hali :
Kayıt tarihi : 12/07/09
Geri: Attila İlhan Şiirleri
EMPERYAL OTELİ
ben hiç böylesini görmemiştim
vurdun kanıma girdin itirazım var
sımsıcak bir merhaba diyecektim
başımı usulca dizine koyacaktım
dört gün dört gece susacaktım
yağmur sönecekti yanacaktı
sameland seferden dönecekti
duvardaki saat duracaktı
kalbim kendiliğinden duracaktı
ben hiç böylesini görmemiştim
vurdun kanıma girdin itirazım var
emperyal otelinde bu sonbahar
bu camların nokta nokta hüznü
bu bizim berheva olmuşluğumuz
bir nokta bir hat kalmışlığımız
bu rezil bu çarşamba günü
intihar etmiş kötümser yapraklar
öksürüklü aksırıklı bu takvim
ben hiç böylesini görmemiştim
vurdun kanıma girdin itirazım var
sesleri liman sislerinde boğulur
gemiler yorgun ve uykuludur
sabahtır saat beş buçuktur
sen kollarımın arasındasın
onlar gibi değilsin sen başkasın
bu senin gözlerin gibisi yoktur
adamın rüyasına rüyasına sokulur
aklının içinde siyah bir vapur
kıvranır insaf nedir bilmez
otelin penceresinde duracaktın
şehri karanlıkta görecektin
karanlıkta yağmuru görecektin
saçların ıslanacak ıslanacaktı
kış geceleri gibi uzun uzun
tek damla gözyaşı dökmeksizin
maria dolores ağlayacaktı
istanbul'u yağmur tutacaktı
bütün bir gün iş arayacaktım
sana bir türkü getirecektim
kulaklarımız çınlayacaktı
emperyal oteli'nin resmini çektim
akşam saçaklarından damlıyordu
kapısında durmanı söylemiştim
yüzün zambaklara benziyordu
cumhuriyet bahçesi'nde insanlar geziyordu
tepebaşı'ndaki küçük yahudiler
asmalımesçit'teki rum kemancı
böyle rüzgarsız kalmışlığımız
bu bizim çektiğimiz sancı
el ele tutuşmuş geziyordu
gazeteler cinayeti yazıyordu
haliç'e bir avuç kan dökülmüştü
emperyal oteli'nde üç gece kaldık
fazlasına paramız yetmiyordu
gözlerin gözlerimden gitmiyordu
dördüncü gece sokakta kaldık
karanlık bir türlü bitmiyordu
sirkeci garı'nda sabahladık
bilen bilmeyen bizi ayıpladı
halbuki kimlere kimlere başvurmadık
hiçbiri yüzümüze bakmıyordu
hiç kimse elimizden tutmuyordu
ben hiç böylesini görmemiştim
vurdun .... kanıma girdin ..... kabulümsün.
ben hiç böylesini görmemiştim
vurdun kanıma girdin itirazım var
sımsıcak bir merhaba diyecektim
başımı usulca dizine koyacaktım
dört gün dört gece susacaktım
yağmur sönecekti yanacaktı
sameland seferden dönecekti
duvardaki saat duracaktı
kalbim kendiliğinden duracaktı
ben hiç böylesini görmemiştim
vurdun kanıma girdin itirazım var
emperyal otelinde bu sonbahar
bu camların nokta nokta hüznü
bu bizim berheva olmuşluğumuz
bir nokta bir hat kalmışlığımız
bu rezil bu çarşamba günü
intihar etmiş kötümser yapraklar
öksürüklü aksırıklı bu takvim
ben hiç böylesini görmemiştim
vurdun kanıma girdin itirazım var
sesleri liman sislerinde boğulur
gemiler yorgun ve uykuludur
sabahtır saat beş buçuktur
sen kollarımın arasındasın
onlar gibi değilsin sen başkasın
bu senin gözlerin gibisi yoktur
adamın rüyasına rüyasına sokulur
aklının içinde siyah bir vapur
kıvranır insaf nedir bilmez
otelin penceresinde duracaktın
şehri karanlıkta görecektin
karanlıkta yağmuru görecektin
saçların ıslanacak ıslanacaktı
kış geceleri gibi uzun uzun
tek damla gözyaşı dökmeksizin
maria dolores ağlayacaktı
istanbul'u yağmur tutacaktı
bütün bir gün iş arayacaktım
sana bir türkü getirecektim
kulaklarımız çınlayacaktı
emperyal oteli'nin resmini çektim
akşam saçaklarından damlıyordu
kapısında durmanı söylemiştim
yüzün zambaklara benziyordu
cumhuriyet bahçesi'nde insanlar geziyordu
tepebaşı'ndaki küçük yahudiler
asmalımesçit'teki rum kemancı
böyle rüzgarsız kalmışlığımız
bu bizim çektiğimiz sancı
el ele tutuşmuş geziyordu
gazeteler cinayeti yazıyordu
haliç'e bir avuç kan dökülmüştü
emperyal oteli'nde üç gece kaldık
fazlasına paramız yetmiyordu
gözlerin gözlerimden gitmiyordu
dördüncü gece sokakta kaldık
karanlık bir türlü bitmiyordu
sirkeci garı'nda sabahladık
bilen bilmeyen bizi ayıpladı
halbuki kimlere kimlere başvurmadık
hiçbiri yüzümüze bakmıyordu
hiç kimse elimizden tutmuyordu
ben hiç böylesini görmemiştim
vurdun .... kanıma girdin ..... kabulümsün.
Geri: Attila İlhan Şiirleri
Sen Yoksun
sen yoksun
deniz yok
yıldızlar arkadaşım
ya bu gece harika bir şeyler olsun
yahut bir bomba gibi
infilak edecek başım
ağzımda eski mısralar uzanıp kalmışım
istanbul minareler odamda gibi
gökyüzü temiz ve parlak
işte kolkola girmiş en mesut günlerimiz
muhalif bir rüzgar karşı sahilden
fosforlu ışıklarıyla gökyüzü bir deniz
havada kanat sesleri
ve çılgın kokular
deniz yok
yıldızlar uzaklaşıyor
ben yine yalnız kalıyorum
istanbul minareler kaybolmuş
sen yoksun
p.s Ama benim için en özel şiiri "Delik Deşik"tir.
sen yoksun
deniz yok
yıldızlar arkadaşım
ya bu gece harika bir şeyler olsun
yahut bir bomba gibi
infilak edecek başım
ağzımda eski mısralar uzanıp kalmışım
istanbul minareler odamda gibi
gökyüzü temiz ve parlak
işte kolkola girmiş en mesut günlerimiz
muhalif bir rüzgar karşı sahilden
fosforlu ışıklarıyla gökyüzü bir deniz
havada kanat sesleri
ve çılgın kokular
deniz yok
yıldızlar uzaklaşıyor
ben yine yalnız kalıyorum
istanbul minareler kaybolmuş
sen yoksun
p.s Ama benim için en özel şiiri "Delik Deşik"tir.
En son mortifera tarafından Cuma 28 Ağus. - 20:58 tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi (Sebep : p.s unutkanlığı, yaşlılık, bunama.)
mortifera- Çevirmen
- Mesaj Sayısı : 164
Nerden : Ner'den
Ruh Hali :
Kayıt tarihi : 08/04/09
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz