Zaman ve Genel Görecelik Kuramı

[MetatroN]

Zamansızlık gerçeğini anlamamıza yardımcı olacak önemli bir konu,yüzyılın en büyük bilim adamı sıfatını taşıyan Albert Einstein’in geliştirdiği Genel Görecelik Kuramı’dır. Görecelik, zamanın evrenin farklı noktalarında farklı hızlarla aktığını, hatta durabildiğini göstererek, mutlak bir kavram olmadığını, değişken bir algı olduğunu ispatlar.
Öncelikle, zamanın ne anlama geldiğini düşünmeye çalışalım. Zaman; duyu organlarımız tarafından art arda gelen birtakım olaylar neticesinde hissedilen, tarifi son derece güç olan bir tür algıdır. Zamanın akışını, etrafımızda gözlemlediğimiz hareket değişikliklerini birbirlerine kıyaslayarak anlarız. Örneğin; bardak yere düşer ve kırılır, kömür yanar ve kül olur, yürürüz ve bir an önce odanın bir ucundayken bir an sonra odanın diğer ucunda oluruz.


İşte sebep-sonuç ilişkileri çerçevesinde meydana gelen tüm bu olaylar, çevremizde gözlemlediğimiz tüm bu hareketlilik bize zamanın geçtiğine dair bir izlenim verir. Ama zamanı ölçmek için kullandığımız kavramlar, çokdeğişkendir. Yarım saat dediğimiz süre, eğer sıkıcı bir bekleme içindeysek, saatler kadar uzun gelebilir. Aynı yarım saati, çok eğlenceli ve bitmesini istemediğimiz bir durumda, üç-beş dakika kadar kısa bir süre gibi algılarız. Yani aslında zaman algısı, bizim için farklı hızlarda akabilmektedir. Zamanın akış hızı hakkında bir fikre sahip olmamıza neden olan etken ise, zaman için kullandığımız referanslardır. Güneş doğar ve batar ve ertesi gün tekrar doğduğunda bir gün geçti deriz. Bu olay 30-31 kez tekrarlandığında bu kez 1 ay geçti deriz; ama sorulduğunda bu bir ayla ilgili fazla detay hatırlamadığımızı, geçen zamanın sanki sadece bir an gibi olduğunu düşündüğümüzü itiraf ederiz. Eğer gündüz geceyi, gece gündüzü takip etmese ve elimizde zamanın geçtiğini gösterir bir saatimiz olmasa, belki de geçen zamanın ne kadar olduğuna, bir günün ne zaman başlayıp ne zaman biteceğine dair doğru birtahminde bulunmamız mümkün olmayacaktı. Bu açıdan zaman, bizim için belirli referanslar olmaksızın, ne hızla aktığı konusunda kesin bir yargıya varamayacağımız bir algıdan ibarettir. Ama önemli olan bu referansların değişmez ve sabit olmamasıdır. Bu gerçek bizi Genel Görecelik Kuramı’na götürür.

Einstein'ın Görecelik teorisi, hıza ve konuma göre uzayda farklı zaman dilimleri olduğunu göstermiştir. Karadelikler ise zamanın durduğu zamansızlık ve sonsuzluk boyutunun meydana geldiği fiziksel olaylar olarak karşımızda durmaktadır.Hız ve Zaman
Einstein, zamanın göreceliği kavramını bilimsel olarak ortaya koymuştur. Bu teoriye göre, zaman mutlak ve değişmez değildir. Zaman, her cismin hızına ve konumuna (çekim merkezine olan uzaklığına) göre hızlı veya yavaş geçmektedir.


Einstein’a göre bir sistem hızlandıkça o sistem üzerinde zaman yavaşlamaktadır. Işık hızına yakın bir hızla hareket eden bir aracın içinde zaman daha ağır akar. Her türlü organik, biyolojik ve anatomik yapı daha ağırdan işlemeye başlar. Atom düzeyindeki tüm hareketler yavaşlar. Zamanın hıza göre olan bu değişimini, uzayda hareket eden bir araçtaki gözlemci, yani bir astronot anlayamaz. Çünkü onun da her türlü hücre fonksiyonu, dolaşım ve solunum sistemi daha ağır işleyecektir. Dünyada bildiğimiz 3 saatlik bir zaman geçtiğinde uzay kapsülü içindeki adam için sadece 3 dakika geçmiştir.


Görecelik Kuramı olarak bilinen bu teoriyi açıklamak için kullanılan bir diğer örnek ikizler paradoksudur. Bu örnekte aynı yaşlardaki ikizlerden biri dünyada kalırken, diğeri ışık hızına yakın bir hızda uzay yolcuğuna çıkar.Geri döndüğünde ikiz kardeşini kendisinden çok daha yaşlı bulacaktır.

Bunun nedeni uzayda seyahat eden kardeş için zamanın daha yavaş akmasıdır. Rakamlarla ifade etmek gerekirse, eğer ikizlerden uzayda yolculuk yapanın roketi ışık hızının yüzde doksan dokuzuna erişirse, dünyada 30 yıl geçerken uzayda yalnızca 2.9 yıl geçer. Bu örnek bir baba-oğul için düşünülecek olursa uzay yolculuğuna çıkan baba 27 yaşında dünyadaki oğlu ise 3 yaşında olsa, 30 dünya yılı sonra baba dünyaya döndüğünde kendisi 30 yaşında olacağı halde oğlu 33 yaşında olacaktır. Diğer bir deyişle oğlu babasından yaşlı olacaktır. Güneş yüzeyine çok yakın bulunan bir astronotun saati dünyadaki saatlere göre daha yavaş işler. Çünkü Güneş dünyaya kıyasla daha büyük kütlelidir.Bu kurama göre hız arttıkça zaman kısalmakta, sıkışmakta; daha ağır, daha yavaş işleyerek sanki durma noktasına yaklaşmaktadır. Einstein tüm bunları denklemlerle, formüllerle haber vermiştir. Ayrıca Einstein, bir cismin sadece hızının değil, konumunun da zamanı etkilediğini ispatlamıştır. Buna göre, büyük cisimlere yaklaştıkça zaman yavaşlamaktadır. Örneğin, Güneş yüzeyine çok yakın bulunan bir astronotun saati dünyadaki saatlere göre daha yavaş işler. Çünkü Güneş dünyaya kıyasla daha büyük kütlelidir. Zamanın
göreceli oluşu, saatlerin yavaşlaması veya hızlanmasından mekanik bir zembereğin ağır işlemesinden değil; tüm sistemin atom altı seviyesindeki parçacıklara kadar farklı hızlarda çalışmasından ileri gelir. Başka bir deyişle zamanın kısalması içinde bulunan kişi için ağır çekim bir filmde rol almaya benzemez. Zamanın kısaldığı böyle bir ortamda insan vücudundaki kalp atışları, hücre bölünmesi, beyin faaliyetleri dünyaya göre daha ağır işlemektedir. Kişi zamanın yavaşlamasını hiç farketmeden günlük yaşamını sürdürür.


Ünlü yazar Lincoln Barnett, Genel Görecelik Kuramı’nın ortaya koyduğu bu sonuçları şöyle özetler:Einstein sonsuz geçmişten sonsuz geleceğe akan şaşmaz ve değişmez bir evrensel zaman kavramını bir yana bıraktı. Ona göre zaman duygusu da renk duygusu gibi bir algıydı. Rengi ayırtedecek bir göz yoksa renk diye bir şey olmayacağı gibi, zamanı gösterecek bir olay olmadıkça bir an, bir saat ya da bir gün hiçbir şey değildir. Zamanı en iyi Einstein’ın şu sözleri açıklar; ‘Bireyin yaşantıları bize bir olaylar dizisi içinde düzenlenmiş görünür. Bu diziden hatırladığımız olaylar ‘daha önce’ ve ‘daha sonra’ ölçüsüne göre sıralanmış gibidir. Bir cismin hızına ve konumuna göre hızlanıp yavaşlayabilen zaman, belli şartlarda tamamen durabilmektedir. Bu durumda zamansızlık ve sonsuzluk gibi kavramlarla karşılaşılmaktadır. Astrofizikçi William Kaufmann, karadeliklerin olay ufkunda zamanın tümüyle duracağını ve bu durumun sonsuza kadar süreceğini şöyle belirtmektedir: Karadeliği çevreleyen olay ufkunda zaman tümüyle durur. Eğer bir arkadaşınızı karadeliğe doğru giderken izleyebilseydiniz, saatinin gittikçe yavaşladığını görecektiniz. Olay ufkunu geçtiği anda da zaman sonsuza değin duracağından arkadaşınızın saati de duracaktır. Görüldüğü gibi, insan zihni zamansızlığı kavrayamamasına rağmen zamansızlık kavramı fizik formüllerine girmiş bilimsel bir gerçektir. Ve bu gerçek, materyalist felsefenin 19. yüzyılın köhne bilgilerinden miras kalan varsayımlarını açıkça geçersiz kılmaktadır.

ALINTIDIR

[F.Chopin]

http://www.zamandayolculuk.com/cetinbal/index.html
öneririm bu siteyi ki ilginç çalışmalar var fakat fazla uçuk ama biz amaaan mı dicez tabiki hayır hepsi mantıklı şeyler öğrenin hiçbişey kaybetmeyiz.

[AnTiOkSiDaN]

Geçmişi mi istiyorsunuz?

Çok kolay. Aynaya bakın. Aynaya her bakışımızda saniyenin 0,0001 öncesini görürüz. Yani aynada gördüğümüz görüntü 0,0001 saniye öncesidir.
Kanımca geçmişi görebiliriz, geçmişe gidebiliriz ama geçmişi değiştiremeyiz. Geçmişe gitmek şu an için mümkün değil ama gelecek yüz yıllarda mümkün olabileceğine inanıyorum.

[FindaSoul4$ale]

Stephan Hawking de diyor ki bir şekilde gelecekte veya geçmişte yolculuk yapmak "zaman polisleri" tarafından engellenecektir.Yani aslında evren bunun olmasına izin vermeyecek oluşabilecek sonuçlar yüzünden.

[KaranlıK]

Antioksidan gerçekden süper teşhis bravo ama hayal gücünden fazlasıyla yoksun be kardeşim.

[Squaw]

Bu yazı daha önce bir yerde daha dikkatimi çekmişti,,,İlgilendiğim konulardan birisidir şu zaman yolcuğu....

Herkesin bir dönemde istediği bir olgudur eminim,düşünmedim diyenler çıkar ama ben bunu söyleyenlere inanmam hiçbir zaman...

Bu olayı okuyunca Back to the Future (Geleceğe Dönüş) filmi geldi aklıma,en sevdiğim filmlerden birisidir^^

[KaranlıK]

Evet o filimde geçmişi değiştiremiyorlardı hatta değilmi.

Geçmişi değiştiremesemde eskiden olanları ilk elden görmeyi isterdim doğrusu yazılanların ne derece doğru olduğu tartışılır nede olsa!

[Squaw]

Evet o filimde geçmişi değiştiremiyorlardı hatta değilmi.

Geçmişi değiştiremesemde eskiden olanları ilk elden görmeyi isterdim doğrusu yazılanların ne derece doğru olduğu tartışılır nede olsa!

Evet işte değinmek istediğim konu bu aslında........ Gidebilirsin zamanda geçmişe ama değiştirebilir mi insan geçmişini odur önemli olan bence ^^

[KaranlıK]

Nederler bilirsin hayal gücü sınır tanımaz ve insanlar güce dayanamaz.

Zamanda yolculuk ikisinide haliyle karşılıyor yani tehlikeli bir silah niteliği taşıyor aynı insan beyni gibi şey sanırım olmasa iyi olur ama olsa daha iyi olur biz (polyannacılığa devam edelim) bakarsın işe yarar!

[Squaw]

Karanlık senin bahsettiğin;
Şu eski zamanlarda eski şeylerin başlangıcını görüp yaşamak....

Bu açıdan göreceli olupta zaman da gel git'ler yaşamak insanın iştahını kabartabilir bence....

Özellikle kendimi düşününce sanırım süper olurdu bahsettiğin olay,gidipte her şeyin başlangıcını yaşayarak görmek^^

[FindaSoul4$ale]

Zaman yolculuğu yapabilmek için önce karadelikleri çözmek, sonra uzay ve zamanı bükebilmek için nasıl bir enerji kullanılacağını bulmak ya da ışık hızına ulaşan maddenin enerji formunda tekrar eski haline dönüşebilmesini sağlamak(ki imkansız) vb gerek.

[F.Chopin]

felsefe başlığı altında imkansız yazıyosun çok ayıp..

[FindaSoul4$ale]

işin felsefik yönünden değil bilimsel yönünden bahsediyorum çünkü.
Maddeyi ışık hızına getirip de sonra tekrar madde haline getirmek bilinen bilim olanaklarıyla imkansız.Çok ekstrem bi gelecekte yapılada bilir, kim bilir.

[F.Chopin]

bilim olanaklarıyla imkansız.Çok ekstrem bi gelecekte yapılada bilir, kim bilir.

İlk olarak bilim olanaklarıyla imkansız olması bi önceki mesajındaki imkansızla aynı anlama gelmiyo.Sonra bilim olanakları konusuna gelirsek şu anki bilim olanaklarıyla bakarak,bu imkansız deseydik sanırım(sanmam,eminim) hiç bir buluş yapılamazdı.Fakat sonra demişsiniz ki çok ekstrem bir gelecekte yapılabilir.Açık konuşmak gerekirse gayet çelişkili olmuş iki yazınızda ve kafamı karıştırdı biraz=).Fakat birşeyler demek istiyorum.
Olmaz etmezle ilgili bir sürü örnek var ki aklıma gelen en basiti,bir bilim adamının yakın gelecekte bilgisayarların sadece bir oda kadar küçük olabilceğini söylemesidir ama o çağda bilgisayarlar çoktan standart boyutta masaların üstünda yeralmaya başlamıştır.Bu basit oldu farkındayım ama birazda olsun alakalı olduğunu düşünüyorum ki şu söylediklerinin kaç yılına ait bilgiler olduğu da belli değil(enerji formu meselesi),kim bilir ne gelişmeler olmuştur açıklanmayan,biri yarın çıksa zamanda kırılma yaratabilen elektro bilmemne bir cihaz yaratıldı dese nasıl bi duruma dönüşcek söylediklerin.Yani aslında,sorun olarak anlamadığım neden bu kadar bağlısınız bu düşüncelere . Kimin internette gezinen karadelik teorileri üzerinde bilgisi var? Işık hızı,teorilerden sadece biri,illaki bu hıza erişilmesi gerekmeyebilir.Zaman dediğiniz bir boyutsa,zamanda kırılabilir,yani illa bizim o hıza ulaşmamıza gerek yok.Düne kadar Einstein'ın ışık hızından yüksek hızın olmadığı görüşü hakimdi. Fakat çürütüldü.( http://forum.divxplanet.com/index.php?showtopic=127163 bulabildiğim link bu,şu anlık . Bu bir teoridir , kanun değil . Zaten Einstein ın ki de teoriydi o yüzden karşı çıkmanız neyi etkiler bilmiyorum , buna karşı çıkmak Einstein fanatikliği vb. sıfatlar almanıza neden olabilir.(Bu arada sayfadaki yazıların tümünü okumanızda yarar var.)).Bunları söyledikten sonra felsefe yönünü geçiyorum ve bilimsel yönünün nasıl olduğunu merak ediyorum.

[KaranlıK]

Birşey daha yokken bu kadar tartışılıyorsa, olsa kimbilir neler olur! (Kıştt, lem ne işin var tarlamda pis uzaylı alsana taş gibi...)

[F.Chopin]

Aslında şu an tam olarak yaptığımız şey,zamanda yolculuk hakkında bildiklerimizi paylaşmamız.Kastettiğin manada tartıştığımız falanda yok,zaten tartışmamız için yeterli düzeyde bir bilgi birikimi olması gerekir.
( tartışma = http://www.toplumdusmani.net/modules/wordbook/entry.php?entryID=3568 )
Yani şu anda tartışma yapmamız mümkün değil,ne birinin açığını arıyoruz ne de üstte söylediğim gibi yeterli düzeyde bilgiye sahibiz.Keşke tartışabilsek..
Ve olsa kimbilir neler olur demişsiniz . Farkındayız çok önemli şeyler olurdu ama tartışma adına bizim tartıştığımız konu olan yapılabilir mi yapılamaz mı görüşü silinirdi.Sonra etik mi değilmi tartışması başlardı.Büyük ihtimal yasaklanırdı ama sonra farkedilirdi ki çoktan bu yasak çiğnenmiş.gibi şeyler olabilceğini düşünüyorum .. =D

[FindaSoul4$ale]

Ben bilim teknik dergisinin sayılarında bu konuyla ilgili okuduğum yazılardan feyz alarak konuşuyorum.Zamanda yolculuk konusunda birçok teori var.Mesela bunlardan biri Solucan Delikleri açmak.Fakat bu bildiğim kadarıyla henüz başarılamadı ve "solucan deliği" diye birşeyin olup olmadığı da tartışılır bir durumda.
F.Chopin, verdiğin örnekler çok güzel.Ben de zaten "bilinen bilim olanaklarıyla imkansız" dedim.Yani şu andaki teknolojiyle yapılamıyor.Daha başka şeyler icat edilip bu konudaki teoriler falan ispatlanırsa yapılabilir.Ama ben bunun öyle kolay ve kısa bir zaman içinde yapılabileceğini sanmıyorum, ki daha keşfedilmesi gereken çok fazla şey var.

[KaranlıK]

Bu solucan deliği "Stargate" filminde işlenmişti değilmi!

[MetatroN]

zaman sadece bir yanılsamadan ibaretken zamanda yolculukta bundan başka bir şey değil aslında.Olacak olan her şey zaten oldu ve biz de bunun içinde ilerliyoruz öylesine.

[FindaSoul4$ale]

Aslında olan şeyin zaten olup olmadığı konusunda da bir "paralel evren teorisi" var.Yani olacak olan şey henüz olmamış da olabilir.

[KaranlıK]

Tsubasa: RESERVoir CHRoNiCLE da bu konu işleniyor az çok animeyi izlemeyenler ve izlemek isteyenler için bahane olabilir.

[Leck]

Her türlü şeyi animelere bağlamak kötü bir durum olur animede çizerin ve senaryoyu yapanın konuları işler yani anlıyacağın animede yapacağın şeyleri gerçek dünyada yapamıyabilirsin.

Ayrıca bir çok bilim adamı geçmişe gitmeye inandı ve bunun hakkında çalışmalar yaptı.Ünlü fizik bilim adamı Albert Einstein'da buna bir örnektir.Albert Einstein genellikle hızlanıp atomları küçük küçük hale getirene kadar ışık hızında dönmemizi ve geçmişe gitceğimize inanırdı.Tabiki bu birçok bilim adamı için geçersiz.Yani onların daha farklı yöntemleri oldu.Zaman makinesi gibi hayal gücüne dayanır şeyler yapmaya çalıştılar.Belkide başarılı oldular bunu kimse bilemez çünkü şuan sadece bilim adamlarının notlarını elinde tutuyor insanlar...Onların gerçek çalışmalarında neler yaşadığını veya deneyi gerçekleştirdilermi hiçbir haberleri yok.Ama tabikide "Yok olmaz öyle şey" diyen insanlar çok....

Zaman bir yanılsama denilmiş.Aslına bakarsanız konuyu biraz okursanız anlıyacaksınız zaman aslında vücudumuzdaki histir.(Yani en azından konuda öyle anlatılmak isteniyor.)Yani bu durumda zamanı değilde vücudumuzu geçmişe götürüyoruz.


Biraz fazla karışık oldu ama inşallah anlatabilmişimdir=)

[KaranlıK]

Bende animeye bağlamadım ama belki tatmin olmak adına izleyebilirsiniz.

Öyleki bir zamanlar ceptelefonları da yalnızca filimlerde olan bir hayal ürünüydü ama şimdi 10 yaşında ki arkadaşlarımızda bile cep telefonu var.

Kısaca düşüncem bilim yalnızca yazılı olarak ilerlemiyor, bazı bilim adamları hayallerenin peşinden gidiyor ve bu bilim insanlarını illaki bişeyler tetikliyor acaba nedir !?

[Leck]

Ben bunu küçükken derste işlemiştim.

Olay şuydu ya tesadüfen yada hayalle bir icat yapıyorlar yada teori ortaya atıyorlar

Bknz:Yer çekimi

[KaranlıK]

Dimi adamın kafasına elma düşmüş "aa... yerçekimi var" ne alaka demek elma değilde kafasına ayva düşse yanmıştık desene...

Spoiler: