Lilium Lucifer'in Günlüğünden...
+3
lantis
AnTiOkSiDaN
Susano'o
7 posters
1 sayfadaki 1 sayfası
Lilium Lucifer'in Günlüğünden...
UYKUSUZ GÖZLER
Sığındığı
küçük ahşap evde yalnızdı Lilium. Evin uzun zamandır
kullanılmadığı örümcek ağları ve birikmiş tozdan anlaşılıyordu. Bu
ev gidecek kimsesi olmayan Lilium için yeterli idi. Günlerdir
uyumamıştı ve tek istediği şey biraz dinlenmekti. Ama buz üzerinde
kayan bir araba gibi, düşünceleri zihninin kontrolünden çıkmıştı ve ona
huzur yüzü göstermiyordu. Düşünce ardına düşünce, duygu ardına duygu,
kabus ardına kabus... Gözlerini kapattığı anda öldürdüğü adamın öfke
dolu bakışları çıkıyordu önüne, ağzından kan kusarak bağırmaya çalışan
adamın yaşla dolu gözleri uyutmuyordu onu bir türlü. Her seferinde
vücudu istemsizce kasılıyor ve buna terleme, üşüme ve belli belirsiz
bir inleme eşlik ediyordu. Yattığı koltuğa yapışmaya başladığını
hissediyordu ama kendinde kalkacak gücü ve konsantrasyonu bulamıyordu.
Gözleri açık mı kapalı mı artık ayırd edemez hale gelmişti. Herşey
bitmek bilmeyen bir kabus muydu, yoksa uyandığnda uyanık olduğunu mu
fark edecekti... Yorgunluğunun ağır bastırmasını istiyordu
Lilium. Zihnindeki görüntülerden kurtulmak için kafasını evin
duvarlarına vurduğunu hayal etmesi ve hemen ardından terden yapış yapış
hale gelmiş vücudunun ve ıslak koltuğun farkına varması dayanılmaz bir
dejavu haline gelmişti. Ölmek istediğini söylüyordu zihni kendi
kendine, artık dayanmamak, bırakmak, sonsuza kadar bırakmak ve hiçbir
şeye tutunmamak en rahat, en kolay seçenek olarak görünüyordu.
Pişmanlıkla yaşamak ve kendinden nefret etmek... kaçmaya çalıştığı
hakikat buydu. Ani bir kasılmayla dizlerini karnına çekti, ve sessizce
tuttuğu nefesini bıraktı Lilium kaderiyle hesaplaşırken. Affedilmeyi
denemek gelmişti aklına birden. Bunun için çabalamak... affedilmek
istiyordu. Aradığı cevabı bulmuştu. Hıçkırıkları andırır gibi kesik
kesik de olsa derin bir nefes aldı sonra. Uykusuz gözleri ağır ağır
kapandı ve bir damla gözyaşı ile uyuyakaldı Lilium.
BİR KATİLİN GÜLÜMSEMESİ
Ahşap
zemin ve duvarların üzerinde koyu kırmızı kan soğumaya başlamıştı. Kanın sahibinin kafası 4-5 metre kadar uzakta yerde duruyordu. Gözleri
korku ile patlamak üzereymiş gibi açılmış, dudakları geriye çekilmiş,
dişler birbirine geçmiş durumda katiline bakıyordu. Odadın diğer ucunda
köşede yerde oturuyordu Lilium, dizlerini karnına doğru çekmiş,
kollarıyla bacaklarına sarılmış ve başını önüne eğmişti. Saçları
gözlerini kapatıyordu, vücudunu soğuk bir ter sarmıştı, ama titreyen
dudakları belli belirsiz bir tebessüm oluşturmuştu. ilk defa
öldürmüştü...
ÖZGÜR BIRAKACAK KADAR ÇOK SEVMEK...
...meşe
yaprakları ile bezenmiş yolda tek başına yürüyordu Lilium. Serin akşam
esintisi ile birlikte saçları önce önüne doğru savruluyor, sonra
yeniden yüzünün önüne düşüyordu. Yürürken özgürlüğüne ne kadar düşkün
olduğunu düşünüyordu yüzünde sakin bir gülümseme ile. Sevdiği adamı
dilediği gibi dünyayı keşfetmesi için özgür bırakmıştı yıllar önce. Bir
gün onu özleyip geri döneceğine inanıyordu. Yalnız kaldığı süre boyunca
bir dakika olsun yanından ayırmamıştı aslında. Aklından bunlar
geçiyordu ki, bir anda duruverdi hissettiği mutluluktan olduğu yerde. Sanki bütün vücudu heyecandan donmak üzereydi. Bir yaprak daha koptu
meşe ağacından ve rüzgarda sürüklenerek yavaşça gözlerinin önünden
geçti. Farkında olmadan tuttuğu nefesini sessizce ve yavaş yavaş
bıraktı Lilium. Yanından ayrılmayacak kadar çok sevmekten daha büyüktü
özgür bırakacak kadar çok sevmek onun için.
...VE LİLİUM ÇATLAMIŞ TOPRAKLARA AYAK BASMIŞTI
...ve
lilium çatlamış topraklara ayak basmıştı. artık tek yapması gereken
aklından geçenleri, hiçbir zaman duymacak kişilere söylemek
kalmıştı. bunu yalnız yapmak zorundaydı. ama buz gibi toprağın üstünde
çıplak ayaklarla neredeyse donmak üzereydi. durdu, gökyüzüne baktı ve
gülümsedi. 'günahkar da olsam, tek sevdiğim sendin...' diye mırıldandı.
sesi gittikçe zayıflaştı, sonra da nefesi. ama söyleyecekleri
bitmemişti, hatta henüz başlıyordu.
Bunlar birkaç yıl önce yazmaya başladığım ama devam etmediğim "günlük notları" görüntüsünde fikirler topluluğu denemesi. Yıllar sonra rastladım ve paylaşmak istedim.
Sığındığı
küçük ahşap evde yalnızdı Lilium. Evin uzun zamandır
kullanılmadığı örümcek ağları ve birikmiş tozdan anlaşılıyordu. Bu
ev gidecek kimsesi olmayan Lilium için yeterli idi. Günlerdir
uyumamıştı ve tek istediği şey biraz dinlenmekti. Ama buz üzerinde
kayan bir araba gibi, düşünceleri zihninin kontrolünden çıkmıştı ve ona
huzur yüzü göstermiyordu. Düşünce ardına düşünce, duygu ardına duygu,
kabus ardına kabus... Gözlerini kapattığı anda öldürdüğü adamın öfke
dolu bakışları çıkıyordu önüne, ağzından kan kusarak bağırmaya çalışan
adamın yaşla dolu gözleri uyutmuyordu onu bir türlü. Her seferinde
vücudu istemsizce kasılıyor ve buna terleme, üşüme ve belli belirsiz
bir inleme eşlik ediyordu. Yattığı koltuğa yapışmaya başladığını
hissediyordu ama kendinde kalkacak gücü ve konsantrasyonu bulamıyordu.
Gözleri açık mı kapalı mı artık ayırd edemez hale gelmişti. Herşey
bitmek bilmeyen bir kabus muydu, yoksa uyandığnda uyanık olduğunu mu
fark edecekti... Yorgunluğunun ağır bastırmasını istiyordu
Lilium. Zihnindeki görüntülerden kurtulmak için kafasını evin
duvarlarına vurduğunu hayal etmesi ve hemen ardından terden yapış yapış
hale gelmiş vücudunun ve ıslak koltuğun farkına varması dayanılmaz bir
dejavu haline gelmişti. Ölmek istediğini söylüyordu zihni kendi
kendine, artık dayanmamak, bırakmak, sonsuza kadar bırakmak ve hiçbir
şeye tutunmamak en rahat, en kolay seçenek olarak görünüyordu.
Pişmanlıkla yaşamak ve kendinden nefret etmek... kaçmaya çalıştığı
hakikat buydu. Ani bir kasılmayla dizlerini karnına çekti, ve sessizce
tuttuğu nefesini bıraktı Lilium kaderiyle hesaplaşırken. Affedilmeyi
denemek gelmişti aklına birden. Bunun için çabalamak... affedilmek
istiyordu. Aradığı cevabı bulmuştu. Hıçkırıkları andırır gibi kesik
kesik de olsa derin bir nefes aldı sonra. Uykusuz gözleri ağır ağır
kapandı ve bir damla gözyaşı ile uyuyakaldı Lilium.
BİR KATİLİN GÜLÜMSEMESİ
Ahşap
zemin ve duvarların üzerinde koyu kırmızı kan soğumaya başlamıştı. Kanın sahibinin kafası 4-5 metre kadar uzakta yerde duruyordu. Gözleri
korku ile patlamak üzereymiş gibi açılmış, dudakları geriye çekilmiş,
dişler birbirine geçmiş durumda katiline bakıyordu. Odadın diğer ucunda
köşede yerde oturuyordu Lilium, dizlerini karnına doğru çekmiş,
kollarıyla bacaklarına sarılmış ve başını önüne eğmişti. Saçları
gözlerini kapatıyordu, vücudunu soğuk bir ter sarmıştı, ama titreyen
dudakları belli belirsiz bir tebessüm oluşturmuştu. ilk defa
öldürmüştü...
ÖZGÜR BIRAKACAK KADAR ÇOK SEVMEK...
...meşe
yaprakları ile bezenmiş yolda tek başına yürüyordu Lilium. Serin akşam
esintisi ile birlikte saçları önce önüne doğru savruluyor, sonra
yeniden yüzünün önüne düşüyordu. Yürürken özgürlüğüne ne kadar düşkün
olduğunu düşünüyordu yüzünde sakin bir gülümseme ile. Sevdiği adamı
dilediği gibi dünyayı keşfetmesi için özgür bırakmıştı yıllar önce. Bir
gün onu özleyip geri döneceğine inanıyordu. Yalnız kaldığı süre boyunca
bir dakika olsun yanından ayırmamıştı aslında. Aklından bunlar
geçiyordu ki, bir anda duruverdi hissettiği mutluluktan olduğu yerde. Sanki bütün vücudu heyecandan donmak üzereydi. Bir yaprak daha koptu
meşe ağacından ve rüzgarda sürüklenerek yavaşça gözlerinin önünden
geçti. Farkında olmadan tuttuğu nefesini sessizce ve yavaş yavaş
bıraktı Lilium. Yanından ayrılmayacak kadar çok sevmekten daha büyüktü
özgür bırakacak kadar çok sevmek onun için.
...VE LİLİUM ÇATLAMIŞ TOPRAKLARA AYAK BASMIŞTI
...ve
lilium çatlamış topraklara ayak basmıştı. artık tek yapması gereken
aklından geçenleri, hiçbir zaman duymacak kişilere söylemek
kalmıştı. bunu yalnız yapmak zorundaydı. ama buz gibi toprağın üstünde
çıplak ayaklarla neredeyse donmak üzereydi. durdu, gökyüzüne baktı ve
gülümsedi. 'günahkar da olsam, tek sevdiğim sendin...' diye mırıldandı.
sesi gittikçe zayıflaştı, sonra da nefesi. ama söyleyecekleri
bitmemişti, hatta henüz başlıyordu.
Bunlar birkaç yıl önce yazmaya başladığım ama devam etmediğim "günlük notları" görüntüsünde fikirler topluluğu denemesi. Yıllar sonra rastladım ve paylaşmak istedim.
Susano'o- Çevirmen
- Mesaj Sayısı : 1649
Yaş : 42
Nerden : Gongaga
Ruh Hali :
Kayıt tarihi : 30/07/08
Geri: Lilium Lucifer'in Günlüğünden...
Güzel yazmışsın Mehmet abi, hoşuma gitti.
Sormak istiyorum; Lilium latince de zambak, Lucifer ise İncilde adı geçen bir şeytan. İki isim arasında nasıl bir bağlantı kurdun?
Sormak istiyorum; Lilium latince de zambak, Lucifer ise İncilde adı geçen bir şeytan. İki isim arasında nasıl bir bağlantı kurdun?
AnTiOkSiDaN- Çevirmen
- Mesaj Sayısı : 394
Yaş : 33
Nerden : istanbul
Ruh Hali :
Kayıt tarihi : 10/01/09
Geri: Lilium Lucifer'in Günlüğünden...
lucifer aslında lux ve ifer kelimelerinin bir araya gelmesinden ışık getiren anlamına geliyor. latince o da. lucy isminin kökeni olduğunu duymuştum. hoşuma gitmişti sadece. yoksa aralarında özel bir bağlantı yok. ikisi de L ile başlıyo
Susano'o- Çevirmen
- Mesaj Sayısı : 1649
Yaş : 42
Nerden : Gongaga
Ruh Hali :
Kayıt tarihi : 30/07/08
Geri: Lilium Lucifer'in Günlüğünden...
Luciferin "ışık getiren" gibi ikinci bir anlamı olduğunu bilmiyordum.
Neyse, zaten o kadar önemli değil. Kaç kişi isimlere kafa yorar ki zaten
Neyse, zaten o kadar önemli değil. Kaç kişi isimlere kafa yorar ki zaten
AnTiOkSiDaN- Çevirmen
- Mesaj Sayısı : 394
Yaş : 33
Nerden : istanbul
Ruh Hali :
Kayıt tarihi : 10/01/09
Geri: Lilium Lucifer'in Günlüğünden...
lantis demiş ki:çok güzel yazılar, paylaştığın için teşekkürler mehmet
beğenmene sevindim mevlüt, keşke devam etseydim dedim ben de biraz önce bulunca...
Susano'o- Çevirmen
- Mesaj Sayısı : 1649
Yaş : 42
Nerden : Gongaga
Ruh Hali :
Kayıt tarihi : 30/07/08
Geri: Lilium Lucifer'in Günlüğünden...
hepsini okuyamadım ama okuduğum kadarı ile güzel yazmışsın paylaştığın için teşekkürler. en kısa zamanda diğerlerinide okuyacam
lafolya- Süper Animeci
- Mesaj Sayısı : 943
Yaş : 46
Nerden : malatya
Ruh Hali :
Kayıt tarihi : 02/02/09
Geri: Lilium Lucifer'in Günlüğünden...
Anlatımını çok beğendim...
Olayları anlatmak için tek bir anlatım biçiminş benimsememişsin...
Hoşuma gitti...
Olayları anlatmak için tek bir anlatım biçiminş benimsememişsin...
Hoşuma gitti...
kordiseps- Hiper Animeci
- Mesaj Sayısı : 1596
Yaş : 37
Nerden : Sakarya-Ankara-Bolu
Ruh Hali :
Kayıt tarihi : 01/11/08
Geri: Lilium Lucifer'in Günlüğünden...
Bence
ne devam etmelisin mdd.Güzel yazmışsın."günlük notları" görüntüsünde fikirler topluluğu denemesi
MetatroN- Süper Animeci
- Mesaj Sayısı : 452
Ruh Hali :
Kayıt tarihi : 07/05/08
Geri: Lilium Lucifer'in Günlüğünden...
teşekkürler herkese
@metatron
bunları yazarkenki ruh halim yok artık malesef, ama ilerde tekrar yazabilirim belki...
@metatron
bunları yazarkenki ruh halim yok artık malesef, ama ilerde tekrar yazabilirim belki...
Susano'o- Çevirmen
- Mesaj Sayısı : 1649
Yaş : 42
Nerden : Gongaga
Ruh Hali :
Kayıt tarihi : 30/07/08
Geri: Lilium Lucifer'in Günlüğünden...
Çok iyimiş, biraz göz gezdirince bile etkliyor. Şu an hepsini okuyamam ama yarın kesin okuycam.
Ryoko Yoichi- Hiper Animeci
- Mesaj Sayısı : 1477
Yaş : 30
Nerden : Roanpur
Ruh Hali :
Kayıt tarihi : 13/12/08
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz