S o r u l a r ...
+4
Unde®kaN
silindi
Zax
MetatroN
8 posters
AnimeManganTR :: KÜLTÜR-SANAT :: Felsefe
1 sayfadaki 2 sayfası
1 sayfadaki 2 sayfası • 1, 2
S o r u l a r ...
Arkadaşlar hepimizin evren ve hayatla ilgili bir çok sorumuz vardır herhalde :> Burada bu soruları birbirimizle paylaşalım ve cevap üretelim ya da yeni sorular soralım..Özgürüz, konuları her yönüyle tartışalım Örneğin şu sorularla başlayalım :>
(*Neden bazı ''sevdiklerimizi'' onlar öldükten sonra aslında ne kadar çok sevdiğimizi hissederiz ?
(*Neden ''hayatınızın son 5-10 yada 30 günü yaşıyor olsaydınız neler yapardınız?'' sorusuna bir çok olumlu yanıt verenler ''bunu neden şimdi yapmıyor sunuz?'' sorusuna yanıtta tıkanırlar?
gibi :>
(*Neden bazı ''sevdiklerimizi'' onlar öldükten sonra aslında ne kadar çok sevdiğimizi hissederiz ?
(*Neden ''hayatınızın son 5-10 yada 30 günü yaşıyor olsaydınız neler yapardınız?'' sorusuna bir çok olumlu yanıt verenler ''bunu neden şimdi yapmıyor sunuz?'' sorusuna yanıtta tıkanırlar?
gibi :>
En son MetatroN tarafından Paz 16 Ağus. - 18:39 tarihinde değiştirildi, toplamda 3 kere değiştirildi
MetatroN- Süper Animeci
- Mesaj Sayısı : 452
Ruh Hali :
Kayıt tarihi : 07/05/08
Geri: S o r u l a r ...
İlk soruya cevabım.Çünkü birşeyin degerı varlıgı ve yokluguyla anlasılır.Yani varken aldıgımız zevk ve yokken duydugumuz acı'nın toplamıyla ancak onu ne kadar sevdıgımızı anlayabılırız.Bu ıkısınıde yasamamız gerekir.Nasıl açıklayıcagımı bılmıyorum ama herhangı bırseyın varlıgı onun yokluguylada ılıskılıdır.Yanı onu var eden yoklugu, yok edende varlıgıdır denebılır. "+" varsa "-"'de vardır "+" yok olursa "-"de degerını kaybeder.cunku "+"'ı artı yapan "-"nın varlıgı "-"ı "-"ı yapanda "+"nın varlıgıdır.Aslında - ile + bırdırler veya buna benzer bırseyler ıste kshdjnfs xD
Geri: S o r u l a r ...
çok yerinde bir yorum Ancak sevilen kişi ölmeden ''o yokken duyduğumuz acı''yı yakalamak değil mi burada püf noktası. ''o yokken duyduğumuz acı''yı ancak o kişi öldükten sonra hissetmenin ölene de kalana da ne faydası olur ?Çünkü birşeyin degerı varlıgı ve yokluguyla anlasılır.Yani varken aldıgımız zevk ve yokken duydugumuz acı'nın toplamıyla ancak onu ne kadar sevdıgımızı anlayabılırız
MetatroN- Süper Animeci
- Mesaj Sayısı : 452
Ruh Hali :
Kayıt tarihi : 07/05/08
Geri: S o r u l a r ...
MetatroN_D demiş ki:Arkadaşlar hepimizin evren ve hayatla ilgili bir çok sorumuz vardır herhalde :> Burada bu soruları birbirimizle paylaşalım ve cevap üretelim ya da yeni sorular soralım..Özgürüz, konuları her yönüyle tartışalım Örneğin şu sorularla başlayalım :>
(*Neden bazı ''sevdiklerimizi'' onlar öldükten sonra aslında ne kadar çok sevdiğimizi hissederiz ?
(*Neden ''hayatınızın son 5-10 yada 30 günü yaşıyor olsaydınız neler yapardınız?'' sorusuna bir çok olumlu yanıt verenler ''bunu neden şimdi yapmıyor sunuz?'' sorusuna yanıtta tıkanırlar?
gibi :>
Sevdiklerimizi onlar aramızdan ayrıldıktan sonra daha çok sevmeyiz ya da öyle hissetmeyiz aslında.
Orada vücut reaksiyon olarak hatıraları ardı ardına sıraladığı için, düşünceler onlarla dolduğundan dolayı "onları ne kadar sevdiğimizi" hissettiğimizi düşünürüz. 3 senedir görmediğiniz bir arkadaşınız, arayıp sormuyorsa ve siz de görüşmüyorsanız zaten ölmüşse bile farkında olmayacağınız bir gerçekliktir. Onun öldüğü söylendiğinde sadece aradaki mesafe kalkmış gibi hissediyorsunuz. Bardakta su olup olmadığını bilmiyorsanız ama su olduğunu düşünüyorsanız, elinizi uzatıp içmeye çalışırsınız. Su olmadığını farkettiğinizde, aslında değişen birşey olmamıştır. Su zaten o bardakta yoktu. Ama siz, susamanın etkisiyle o suyu arzular ve kısa süre önce içtiğinizi ve tamamının bitip bitmediğini sorgulamayı başlatırsınız. Bu da kafanızı zaten olmaması gereken karelerle doldurur. Gibi...
İkinci soruya cevap ise çok basit;
"Hiçkimse bir başkasının ona karışmasını kabul edemez".
İnsan yayvan hayvandır. Bugünün işini yarına, yarının işini daha ileri bir tarihe atayı sever. Bunun yanında insan sorgulamayı sever, sorgulanmayı değil.
"Bunu neden şimdi yapmıyorsun" dediğinde aslında "eeee öööö" ambiyansından ziyade "sanane be" sorgusalı dolaşır insanın kafasında. Tamamen bencillikle ve hayatta kalma güdüsüyle alakadar bir konu.
silindi- Isınan üye
- Mesaj Sayısı : 102
Kayıt tarihi : 01/06/08
Geri: S o r u l a r ...
insanların genel özelliklerinden biride bu değil midir ki zaten_? Kıymet bilmeme açgözlülük... Çok az insan bu iki kavramı aşmayı başarmış ve dünyada olabildiğince şeyden zevk almayı elindekiyle yetinmeyi bilmiyor mu_? Biz bile bunu bildiğimiz halde bunları yapmayabiliyoruz bazen değil mi
Unde®kaN- Süper Animeci
- Mesaj Sayısı : 659
Yaş : 31
Nerden : İstanbul / Beylikdüzü
Ruh Hali :
Kayıt tarihi : 30/07/08
Geri: S o r u l a r ...
İşte aslında "yapmamak" ya da "yapamamak" değil burada sorun olan.
İnsan açgözlüdür ve açgözlülük zaten sorgulanamaz
İnsan açgözlüdür ve açgözlülük zaten sorgulanamaz
silindi- Isınan üye
- Mesaj Sayısı : 102
Kayıt tarihi : 01/06/08
Geri: S o r u l a r ...
Açgözlülük sorgulanabilir.İnsanın diğer herşeyi sorgulayabildiği gibi..İnsan açgözlüdür ve açgözlülük zaten sorgulanamaz
Sevdiklerimizi onlar aramızdan ayrıldıktan sonra daha çok sevmeyiz ya da öyle hissetmeyiz aslında.
Orada vücut reaksiyon olarak hatıraları ardı ardına sıraladığı için, düşünceler onlarla dolduğundan dolayı "onları ne kadar sevdiğimizi" hissettiğimizi düşünürüz. 3 senedir görmediğiniz bir arkadaşınız, arayıp sormuyorsa ve siz de görüşmüyorsanız zaten ölmüşse bile farkında olmayacağınız bir gerçekliktir. Onun öldüğü söylendiğinde sadece aradaki mesafe kalkmış gibi hissediyorsunuz.
Sanmıyorum.. Bu sorunun cevabı: İnsanlar hiç ölmeyecekmiş gibi savurgan ve hayatlarının değerini bilmeden yaşıyorlar ve bunu farkedemiyorlar.. Soruya cevap verememelerinin ve tıkanmalarının nedeni anlıkta olsa bunu kavramalarıdır.İkinci soruya cevap ise çok basit;
"Hiçkimse bir başkasının ona karışmasını kabul edemez".
İnsan yayvan hayvandır. Bugünün işini yarına, yarının işini daha ileri bir tarihe atayı sever. Bunun yanında insan sorgulamayı sever, sorgulanmayı değil.
"Bunu neden şimdi yapmıyorsun" dediğinde aslında "eeee öööö" ambiyansından ziyade "sanane be" sorgusalı dolaşır insanın kafasında. Tamamen bencillikle ve hayatta kalma güdüsüyle alakadar bir konu.
MetatroN- Süper Animeci
- Mesaj Sayısı : 452
Ruh Hali :
Kayıt tarihi : 07/05/08
Geri: S o r u l a r ...
Açgözlülük sorgulanamaz. Bazı gerçel terimlerin sorgulanamayacağı gibi.
Sen kendini sorgulayabilir ya da becerebilir görebilirsin ama teorik olarak konuşur, düşünür ve anbcak kendini kandırabilirsin.
Açgözlülük (örnekten devam edelim) irdelense bile, çıkışı olmayan bir yapıtaşı olduğu için, üzerinde ne konuşulsa, ne tartışılsa da kendinden kaybetmez ve yapısını değiştirmez. Bu da onun üzerinde konuşulmasının pratikte imkansızlığını getirir.
Anlatımımı mazur görün, kelimeleri toparlayacak kadar bilgili değilim tabi ama bir metanın figür olabilmesi için aktif etkileşime girebileceği unsurlar ve kümülatif bir sorguya sahip olması gerekir.
"Açgözlülük sorgulanabilir" derken bile, bilgiye paralel bir açgözlülük içindesiniz. Bu da açgözlülüğü bir aktif cevap haline getiriyor ki, bu da sorgulanabilir cevabını kendi içinde çürütüyor.
Üçüncü soru içinse şunu unutmamak gerekiyor;
Birine ortalama ömrün 80 sene dersen, başına gelecekleri 80 seneye yayar.
Ama kalkıp "Sen 15 gün sonra öleceksin" dediğinde, ortalama ömürden kendi yaşını çıkartır ve kalan seneleri bu zamana sığdırma savaşına girer.
Sen kendini sorgulayabilir ya da becerebilir görebilirsin ama teorik olarak konuşur, düşünür ve anbcak kendini kandırabilirsin.
Açgözlülük (örnekten devam edelim) irdelense bile, çıkışı olmayan bir yapıtaşı olduğu için, üzerinde ne konuşulsa, ne tartışılsa da kendinden kaybetmez ve yapısını değiştirmez. Bu da onun üzerinde konuşulmasının pratikte imkansızlığını getirir.
Anlatımımı mazur görün, kelimeleri toparlayacak kadar bilgili değilim tabi ama bir metanın figür olabilmesi için aktif etkileşime girebileceği unsurlar ve kümülatif bir sorguya sahip olması gerekir.
"Açgözlülük sorgulanabilir" derken bile, bilgiye paralel bir açgözlülük içindesiniz. Bu da açgözlülüğü bir aktif cevap haline getiriyor ki, bu da sorgulanabilir cevabını kendi içinde çürütüyor.
Üçüncü soru içinse şunu unutmamak gerekiyor;
Birine ortalama ömrün 80 sene dersen, başına gelecekleri 80 seneye yayar.
Ama kalkıp "Sen 15 gün sonra öleceksin" dediğinde, ortalama ömürden kendi yaşını çıkartır ve kalan seneleri bu zamana sığdırma savaşına girer.
silindi- Isınan üye
- Mesaj Sayısı : 102
Kayıt tarihi : 01/06/08
Geri: S o r u l a r ...
Anlatımımı mazur görün, kelimeleri toparlayacak kadar bilgili değilim tabi ama bir metanın figür olabilmesi için aktif etkileşime girebileceği unsurlar ve kümülatif bir sorguya sahip olması gerekir.
Üzgünüm ama bu cümleden herhalde kimse pek bir şey anlayamamıştır.. Kümülatif olmanın açgözlülükle alakasını ise çözebilmiş değilim.
MetatroN- Süper Animeci
- Mesaj Sayısı : 452
Ruh Hali :
Kayıt tarihi : 07/05/08
Geri: S o r u l a r ...
Genişletelim;
Bir anlatımı icra ederken, tabirlerle aktarmaya çalıştığınız olgunun, hem kelimelere, hem de duygusal bütünlüğe malolmuş olması gereklidir. Örnekler kuralında, eğer formülü bozan bir tane rakam varsa, formül iptal edilir demektir.
Kümülatif olmak açgözlülükle alakadar değil tabi ki, cümledeki kullanıma bakarsak, açgözlülük çok geniş bir tabirdir ve insanın cevaplandırabileceği ve cevaplandıramayacağı bilgiler ışığında bir toplam kişilik tanımıdır. İnsanlar genel olarak açgözlüdür ve bunu anlatmak için de "kümülatif" veriler gerekir.
Devamının anlaşıldığını varsayıyorum.
Not: "Sorgulanamaz" derken o yetenek ve bilgi işidir gibi bir önerme yapmadım bu arada. Yanlış anlaşılma olmasın. Hayır bazı terimler sorgulanamaz, çünkü kendi tanımları ve isimleri itibariyle zaten sorgu tanımını çürütürler.
Bir anlatımı icra ederken, tabirlerle aktarmaya çalıştığınız olgunun, hem kelimelere, hem de duygusal bütünlüğe malolmuş olması gereklidir. Örnekler kuralında, eğer formülü bozan bir tane rakam varsa, formül iptal edilir demektir.
Kümülatif olmak açgözlülükle alakadar değil tabi ki, cümledeki kullanıma bakarsak, açgözlülük çok geniş bir tabirdir ve insanın cevaplandırabileceği ve cevaplandıramayacağı bilgiler ışığında bir toplam kişilik tanımıdır. İnsanlar genel olarak açgözlüdür ve bunu anlatmak için de "kümülatif" veriler gerekir.
Devamının anlaşıldığını varsayıyorum.
Not: "Sorgulanamaz" derken o yetenek ve bilgi işidir gibi bir önerme yapmadım bu arada. Yanlış anlaşılma olmasın. Hayır bazı terimler sorgulanamaz, çünkü kendi tanımları ve isimleri itibariyle zaten sorgu tanımını çürütürler.
silindi- Isınan üye
- Mesaj Sayısı : 102
Kayıt tarihi : 01/06/08
Geri: S o r u l a r ...
Tamam anlaşılmıştır :> teşekkürler :>
MetatroN- Süper Animeci
- Mesaj Sayısı : 452
Ruh Hali :
Kayıt tarihi : 07/05/08
Geri: S o r u l a r ...
İnsanlık tarihinin en eski sorularından bazılarıyla devam edelim :>
Sizce neden dünyadayız? Neden yaşıyoruz ? İlk neden denir ?
Sizce neden dünyadayız? Neden yaşıyoruz ? İlk neden denir ?
MetatroN- Süper Animeci
- Mesaj Sayısı : 452
Ruh Hali :
Kayıt tarihi : 07/05/08
Geri: S o r u l a r ...
Ben rastgeleliğe inanıyorum.
Gerekli homojenlik sağlanmış ve varlıklar gelişip evrimleşme sürecine girmişler.
Sonra evrim basamağı bazı türleri ve nesilleri yokederek daha gelişmiş olanlarla doğayı birarada bırakmış.
Biz de bu merdivenin basamaklarıyız sadece.
O yüzden insanlığın yüce bir meta görülmesine çok karşıyım.
Acaba karıncalar "kendi ağırlığımızın 40 katını taşıyabiliyoruz, demek ki süper varlıklarız" diyor mudur?
Ya da çiçekler "ulan ben olmasam döllenme olmaz, çiçek miçek açmaz, doğanın en baba unsuru benim" diyor mudur?
Gerekli homojenlik sağlanmış ve varlıklar gelişip evrimleşme sürecine girmişler.
Sonra evrim basamağı bazı türleri ve nesilleri yokederek daha gelişmiş olanlarla doğayı birarada bırakmış.
Biz de bu merdivenin basamaklarıyız sadece.
O yüzden insanlığın yüce bir meta görülmesine çok karşıyım.
Acaba karıncalar "kendi ağırlığımızın 40 katını taşıyabiliyoruz, demek ki süper varlıklarız" diyor mudur?
Ya da çiçekler "ulan ben olmasam döllenme olmaz, çiçek miçek açmaz, doğanın en baba unsuru benim" diyor mudur?
silindi- Isınan üye
- Mesaj Sayısı : 102
Kayıt tarihi : 01/06/08
Geri: S o r u l a r ...
Şöyle birşey varki doğanın kendı kendıne bız olmadan cok rahat bır sekılde belkıde sonsuza kadar var olacagı yanı dunya bız olmasakda olabılıyor.Fakat bız dunyaya muhtacız.Sanırım dunyadakı en harıka ve aynı zamanda en acız ırk bızız.Aslında bunlar dunyanın ınsan oglu ıcın varoldugunu dusunduruyor ınsana,dusundurmelıdırde.Dünya bızımdır ki işte bız bu yuzden dunyadayız.Ona muhtacız,o bıze değil.
Neden mı yasıyoruz ? Bu soruyu sormak aslında bana sacma gelıyor yasamaktan sıkıntın varsa sıkar kafana gıdersın arkadasım bu kadar basıtdır xD Saka maka.Mantıklı dusunursek elımızde bır sans var bunu degerlındırmek ıcın yasıyoruz.Sans eserı veya tanrı yoluyla var olmusuk ve elımıze bu fırsat gecmıs dunyadayız ıste bu yuzden varız ve yasıyoruz.Şanslı oldugumuz ıcın..
İlk neden derken ne demek ıstedıgını anlamadım xD
Neden mı yasıyoruz ? Bu soruyu sormak aslında bana sacma gelıyor yasamaktan sıkıntın varsa sıkar kafana gıdersın arkadasım bu kadar basıtdır xD Saka maka.Mantıklı dusunursek elımızde bır sans var bunu degerlındırmek ıcın yasıyoruz.Sans eserı veya tanrı yoluyla var olmusuk ve elımıze bu fırsat gecmıs dunyadayız ıste bu yuzden varız ve yasıyoruz.Şanslı oldugumuz ıcın..
İlk neden derken ne demek ıstedıgını anlamadım xD
Geri: S o r u l a r ...
İlk neden derken;
Yani Tanrı'nın isteği miydi dünyanın yaratılması ve canlıların var olması?
Yoksa bilimsel başka etkenler mi?
Yani Tanrı'nın isteği miydi dünyanın yaratılması ve canlıların var olması?
Yoksa bilimsel başka etkenler mi?
MetatroN- Süper Animeci
- Mesaj Sayısı : 452
Ruh Hali :
Kayıt tarihi : 07/05/08
Geri: S o r u l a r ...
Bu soruya bir soru daha ilave etmek istiyorum;
ölebiliyor olmanın anlamı nedir?
ölebiliyor olmanın anlamı nedir?
Geri: S o r u l a r ...
bu sorunun birçok yorumu var.dünyadaki tüm dinler ve düşünce sistemleri ölümden sonra varolmaktan bahseder.bunun doğru olup olmadığını öldükten sonra eğer bilincimiz yerindeyse bulmuş olacağız ama doğru değilse zaten bilinç yok olacağından dolayı bilemeyeceğiz.Ölebiliyor olmanın anlamına gelince; reenkarne olmak için ölüyor olabiliriz.Tanrı (ya da biz -ikisi de aynı şey)sonsuza kadar kendini deneyimlesin diye defalarca doğup ölüyor olabiliriz.Müslüman,hristiyan kişiler içinse ölebiliyor olmanın anlamı başkadır.onlar ölümü,dünyada Tanrının onlara uyguladığı sınavın bitiş vakti olarak değerlendirirler.başka biri için ölüm tamamen yok oluştur..başka biri için ölebiliyor olmanın anlamı başka bir boyutta yeni bir hayata başlamaktır.Kısacası ölebiliyor olmanın anlamı kişiden kişiye değişir, Finda .
MetatroN- Süper Animeci
- Mesaj Sayısı : 452
Ruh Hali :
Kayıt tarihi : 07/05/08
Geri: S o r u l a r ...
:]
Konuyu etraflıca incelememişsin.Ben de şimdi kendi fikrimi söyleyeyim.
Her ne kadar korkutucu ve karanlık gözükse de aslında yaşadığımız hayatı anlamlandıran ve değerlendiren şey ölebiliyor olmamız bence.Gerçekten bundan sonra bir hayat bizi beklemiyor ve yaptığımız hiçbirşeyin hesabını vermek zorunda kalmayacak olabiliriz, fakat yine de hayatımızın her an sona erebileceği ihtimali kendimizi daha yaşanabilir bir hayat yaratmaya çalışma, her anı en iyi şekilde değerlendirme isteğine itiyor.Sadece bu da değil, başkaları için de duyarlılaşıyoruz.
Aklıma Pamela Spence'in bir şarkı sözü geldi;
Kırma kalbimi birgün duracak nasıl olsa..
-
"İlk neden" soruna da cevap vereyim.
Ben insanın varlığını bir Tanrı'ya borçlu olduğunu düşünüyorum.
Descartes'ın bu konudaki düşüncesine katılıyorum:
Fakat Tanrı, elinde bizi kuklalar gibi yöneten bir varlık değildir.Özgür irade ve bilim yasalarıyla; evrenle bütünleşmiş bir şekilde bizi izlemektedir.Evrim teorisine gelirsek de, bilim ne de olsa herhangi bir dogmaya,bir ideolojiye veya bir fikre karşı yürütülen, bu tür amaçlarla ilerleyen bir alan değildir.Bilimin işi ne olduğunu açıklamaktır.Eğer bilim doğamızdaki birçok tür evrim geçirmiştir diyorsa bu böyle olmuştur.Bilimin önemsediği şey bunun felsefi boyutu değildir sonuçta.Ki kutsal kitaplarda Hz.Adem'in yaratılması konusundaki ifadelere bakarsanız açıkça bir toprak ve özel bir çamur maddesinden bahsedildiğini görürsünüz.Ben bunun insanın evrimleşerek oluşumunda bir kanıt olarak gösterilebileceğini düşünüyorum.Ardından eklenen ruh ise şimdilik oldukça soyut bir kavram olmakla beraber beynin karar verme ve psikolojik etkilere açık olmasıyla ilgili bölümleri temsil ediyor olabileceğini de tahmin ediyorum.
Konuyu etraflıca incelememişsin.Ben de şimdi kendi fikrimi söyleyeyim.
Her ne kadar korkutucu ve karanlık gözükse de aslında yaşadığımız hayatı anlamlandıran ve değerlendiren şey ölebiliyor olmamız bence.Gerçekten bundan sonra bir hayat bizi beklemiyor ve yaptığımız hiçbirşeyin hesabını vermek zorunda kalmayacak olabiliriz, fakat yine de hayatımızın her an sona erebileceği ihtimali kendimizi daha yaşanabilir bir hayat yaratmaya çalışma, her anı en iyi şekilde değerlendirme isteğine itiyor.Sadece bu da değil, başkaları için de duyarlılaşıyoruz.
Aklıma Pamela Spence'in bir şarkı sözü geldi;
Kırma kalbimi birgün duracak nasıl olsa..
-
"İlk neden" soruna da cevap vereyim.
Ben insanın varlığını bir Tanrı'ya borçlu olduğunu düşünüyorum.
Descartes'ın bu konudaki düşüncesine katılıyorum:
Filozofa göre, insan ruhunda doğuştan bulunan (yani doğuştan sonra, duyular aracılığı ile dışardan gelmemiş olan) fikirler vardır; tanrı fikri de yani «sonsuz ve mükemmel» bir varlık hakkındaki fikir de, bu türdendir. Bu «en mükemmel» ve «en gerçek varlık» fikri bize nereden gelmiştir? Bu fikir, duyularımız yoluyla bize gelmiş olamaz, çünkü duyularımızın bize tanıttığı şeyler mükemmel ve kusursuz varlıklar değildir. Biz kendimiz de mükemmel bir yaratık değiliz; eksik ve sınırlı bir varlığız, öyleyse, bu fikri bizim ruhumuza koyan tanrının bizzat kendisidir; demek ki tanrı mevcuttur.
Fakat Tanrı, elinde bizi kuklalar gibi yöneten bir varlık değildir.Özgür irade ve bilim yasalarıyla; evrenle bütünleşmiş bir şekilde bizi izlemektedir.Evrim teorisine gelirsek de, bilim ne de olsa herhangi bir dogmaya,bir ideolojiye veya bir fikre karşı yürütülen, bu tür amaçlarla ilerleyen bir alan değildir.Bilimin işi ne olduğunu açıklamaktır.Eğer bilim doğamızdaki birçok tür evrim geçirmiştir diyorsa bu böyle olmuştur.Bilimin önemsediği şey bunun felsefi boyutu değildir sonuçta.Ki kutsal kitaplarda Hz.Adem'in yaratılması konusundaki ifadelere bakarsanız açıkça bir toprak ve özel bir çamur maddesinden bahsedildiğini görürsünüz.Ben bunun insanın evrimleşerek oluşumunda bir kanıt olarak gösterilebileceğini düşünüyorum.Ardından eklenen ruh ise şimdilik oldukça soyut bir kavram olmakla beraber beynin karar verme ve psikolojik etkilere açık olmasıyla ilgili bölümleri temsil ediyor olabileceğini de tahmin ediyorum.
Geri: S o r u l a r ...
Kesinlikle katılıyorum.Tanrı konusunda da bende aynı fikirlere katılıyorum.
Tanrı bence bir yönetmen.Filmi yaptı.Karekterlerin her saklısını biliyor.Her karekterin yapıcağı seçimleri biliyor ama filme dokunmuyor.Aynı filmi defalarca izliyor.Defalar.Karakterler kendi özgür iradesiyle karar veriyor.Hiç kimse onların kararlarını değiştirmiyor sadece ne karar vericeğini biliyor.
Tanrı bence bir yönetmen.Filmi yaptı.Karekterlerin her saklısını biliyor.Her karekterin yapıcağı seçimleri biliyor ama filme dokunmuyor.Aynı filmi defalarca izliyor.Defalar.Karakterler kendi özgür iradesiyle karar veriyor.Hiç kimse onların kararlarını değiştirmiyor sadece ne karar vericeğini biliyor.
Ryoko Yoichi- Hiper Animeci
- Mesaj Sayısı : 1477
Yaş : 30
Nerden : Roanpur
Ruh Hali :
Kayıt tarihi : 13/12/08
Geri: S o r u l a r ...
Gerçekten de öyle.Arada bir hoş süprizler ve "tesadüf"ler ekleyerek küçük ödüllendirmeler veya cezalandırmalar yapması ise gayet olabilir bir durum.;]
Geri: S o r u l a r ...
:]
Konuyu etraflıca incelememişsin.Ben de şimdi kendi fikrimi söyleyeyim.
Her ne kadar korkutucu ve karanlık gözükse de aslında yaşadığımız hayatı anlamlandıran ve değerlendiren şey ölebiliyor olmamız bence.Gerçekten bundan sonra bir hayat bizi beklemiyor ve yaptığımız hiçbirşeyin hesabını vermek zorunda kalmayacak olabiliriz, fakat yine de hayatımızın her an sona erebileceği ihtimali kendimizi daha yaşanabilir bir hayat yaratmaya çalışma, her anı en iyi şekilde değerlendirme isteğine itiyor.Sadece bu da değil, başkaları için de duyarlılaşıyoruz.
Aklıma Pamela Spence'in bir şarkı sözü geldi;
Kırma kalbimi birgün duracak nasıl olsa..
-
"İlk neden" soruna da cevap vereyim.
Ben insanın varlığını bir Tanrı'ya borçlu olduğunu düşünüyorum.
Descartes'ın bu konudaki düşüncesine katılıyorum:Filozofa göre, insan ruhunda doğuştan bulunan (yani doğuştan sonra, duyular aracılığı ile dışardan gelmemiş olan) fikirler vardır; tanrı fikri de yani «sonsuz ve mükemmel» bir varlık hakkındaki fikir de, bu türdendir. Bu «en mükemmel» ve «en gerçek varlık» fikri bize nereden gelmiştir? Bu fikir, duyularımız yoluyla bize gelmiş olamaz, çünkü duyularımızın bize tanıttığı şeyler mükemmel ve kusursuz varlıklar değildir. Biz kendimiz de mükemmel bir yaratık değiliz; eksik ve sınırlı bir varlığız, öyleyse, bu fikri bizim ruhumuza koyan tanrının bizzat kendisidir; demek ki tanrı mevcuttur.
Fakat Tanrı, elinde bizi kuklalar gibi yöneten bir varlık değildir.Özgür irade ve bilim yasalarıyla; evrenle bütünleşmiş bir şekilde bizi izlemektedir.Evrim teorisine gelirsek de, bilim ne de olsa herhangi bir dogmaya,bir ideolojiye veya bir fikre karşı yürütülen, bu tür amaçlarla ilerleyen bir alan değildir.Bilimin işi ne olduğunu açıklamaktır.Eğer bilim doğamızdaki birçok tür evrim geçirmiştir diyorsa bu böyle olmuştur.Bilimin önemsediği şey bunun felsefi boyutu değildir sonuçta.Ki kutsal kitaplarda Hz.Adem'in yaratılması konusundaki ifadelere bakarsanız açıkça bir toprak ve özel bir çamur maddesinden bahsedildiğini görürsünüz.Ben bunun insanın evrimleşerek oluşumunda bir kanıt olarak gösterilebileceğini düşünüyorum.Ardından eklenen ruh ise şimdilik oldukça soyut bir kavram olmakla beraber beynin karar verme ve psikolojik etkilere açık olmasıyla ilgili bölümleri temsil ediyor olabileceğini de tahmin ediyorum.
evet konuya gerekli özeni gösteremedim çünkü net kafeden bağlandım ve vaktim kısıtlıydı (: Şimdi de bu etraflıca yorumlara birşeyler katmak isterdim ama vaktim yok okula yetişmem lazım.. artık pc tamirden gelince :>
MetatroN- Süper Animeci
- Mesaj Sayısı : 452
Ruh Hali :
Kayıt tarihi : 07/05/08
Geri: S o r u l a r ...
Hayır yani yanlış anlama, bu konu öyle geniş bir konu ki, benim cevabım seninkinden de kısa ve eksik hatta.:]
Geri: S o r u l a r ...
hahah :> hayır yanlış anlamadım :>
MetatroN- Süper Animeci
- Mesaj Sayısı : 452
Ruh Hali :
Kayıt tarihi : 07/05/08
Geri: S o r u l a r ...
Neye ne kadar zaman ayırmalıyım ki değerli kılayım hayatımı?
Peki “gerçek” değerli şeyler nelerdir?
Neler kalıcı olacak ve gurur duyabileceğim yaptıklarımla?
Hayat nedir? İnsan Nedir?
Niçin bazen hayatım boşa akıyormuş hissine kapılıyorum?
Neleri yaptığımda hayatı dolu dolu yaşamış olurum?
ilgililerin fikirlerini bekliyorum (:
Peki “gerçek” değerli şeyler nelerdir?
Neler kalıcı olacak ve gurur duyabileceğim yaptıklarımla?
Hayat nedir? İnsan Nedir?
Niçin bazen hayatım boşa akıyormuş hissine kapılıyorum?
Neleri yaptığımda hayatı dolu dolu yaşamış olurum?
ilgililerin fikirlerini bekliyorum (:
MetatroN- Süper Animeci
- Mesaj Sayısı : 452
Ruh Hali :
Kayıt tarihi : 07/05/08
1 sayfadaki 2 sayfası • 1, 2
AnimeManganTR :: KÜLTÜR-SANAT :: Felsefe
1 sayfadaki 2 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz